Erzincan Evliyasından Hacı Muhammed Sami Efendi "rahmetullahi aleyh", bir gün sevdiklerine:
- İnsan uzak bir yere gitmek istediğinde ne yapar? diye sordu.
- Bir vasıtaya biner efendim, dediler.
- Biz de çok uzak bir yere varmak için yola çıkan yolcularız, buyurdu. “Ahiret yolcusu”yuz yani. Bu yolculuğun son durağı ya “Cennet”tir, ya da “Cehennem”.
Ve ekledi:
- Biz de bu yolculukta hedefe selametle varabilmek için bir vasıtaya, bir gemiye binmişiz kardeşlerim.
Sordular:
- O hangi gemi efendim?
Buyurdu ki:
- Bu gemi, “Ehl-i sünnet” gemisi, kaptanı da “İmam-ı a’zam Ebu Hanife” hazretleridir.
İnsanların en akıllısı
Bir gün de bazı sevdikleri bu zata gelip;
- İnsanların en akıllısı kimdir? diye sordular.
Cevabında;
- “Akıllı insan”, dinimizin emir ve yasaklarına uyarak ölüme hazırlanandır, buyurdu.
- En ahmak kimdir efendim?
- Ahiret için hazırlık yapmayandır.
- İhlas nedir efendim?
- Samimiyet, yani her işi sırf Allah için yapmaktır.
- Bu niyetin yanında biraz da dünya menfaati olsa efendim?
- O zaman berbat olur işte. Bir bardak zemzemi düşünün. Bunun içine bir damla idrar karışsa, içilir mi artık?
- İçilmez efendim.
Buyurdu ki:
- Bu da öyledir işte. Halis niyete az dünya menfaati karışsa, o iş on para etmez.
Dinimizin temeli
Bir gün de;
- Dinimizin temeli, nefse karşı gelmek, kibrini kırmaktır, buyurdu.
Sordular:
- Nefsi, en ziyade kıran şey nedir efendim?
- Birine bir şey sormaktır, buyurdu.
- Hikmeti ne efendim?
- Çünkü nefs sormayı sevmez. Her şeyi bilirim zanneder. O da benim gibi bir adam. Benden iyi mi bilecek? der ve sormaz. Kibri yüzünden sıkıntıya düşer.
|