Timur Han,
Dünya çapında bir devlet adamı.
Ve büyük kumandan. “rahmetullahi aleyh”.
Bir gün, biri gelerek;
- Bu başarınızı neye borçlusunuz efendim? diye sordu.
Cevaben;
- Karıncaya borçluyum, dedi.
- Hiçbir şey anlamadım efendim.
Timur Han;
- Kendime, karıncayı örnek aldım, dedi.
Ve başından geçen şu hadiseyi anlattı.
Karıncanın azmi
Gençliğimde bir savaşa girmiştik.
Aslında kuvvetliydik. Ama yenildik.
Ordumuz perişan oldu.
Herbirimiz bir tarafa dağıldık.
Moralim sıfırdı artık.
Bir duvar dibinde çöküp kaldım.
Perişandım.
Ne yapacağımı düşünüyordum ki, Bir karınca ilişti gözüme.
Baktım, ağzında koca bir buğday tanesi, duvara tırmanıyor.
Belli ki, duvardan aşıracak onu.
Ama başaramıyordu.
Yarı yola kadar tırmanıyor, aşağı düşüyordu.
Tekrar tırmanıyor, yine düşüyordu.
Hiç yılmıyordu.
Merak edip saydım.
Tam yetmiş defa tırmandı.
Hepsinde de aşağı yuvarlandı.
Ama yılmadı.
Sonunda başardı
Yetmiş defa düşmesine rağmen, vazgeçmedi hedefinden.
Ne azim vardı onda.
Ne kararlılık.
Ama başardı sonunda.
Bu azmine hayran kaldım.
İbret ve ders aldım.
Kendi kendime;
- Karınca kadar da olamaz mıyım? dedim.
O günden sonra, yılmadım bir işte.
Alimlere sorarak başladım işe.
Onların duasını aldım.
Rabbime dayandım.
Ona güvendim.
Çalıştım azimle, başardım.
Tabii Allah’ın izniyle.
|