Allah adamlarından bir büyük zat.
Seyyid Emir Külal hazretleri “kuddise sirruh”.
Bir gün, birkaç talebesiyle sefere çıkarlar.
Olacak bu ya, bir aslan çıkar önlerine.
Çocuklar korkar, hocalarına bakarlar:
- Eyvah, ne yapacağız hocam!
Büyük Veli;
- Korkmayın. O bize zarar yapmaz, buyurur.
Sonra ona yaklaşır, yelesini tutup okşar.
Hayvan, hürmet gösterir gibi yapar ve geri geri uzaklaşır oradan.
Çocuklar taaccüp ederler:
- Efendim, aslan sizden korktu. Nasıl oldu bu?
- Çünkü biz Allah’tan korkuyoruz, buyurdu.
- Onun için mi sizden korktu hocam?
- Evet. Kim Allah’tan korkarsa, Onun mahlukları da ondan korkar.
Ve devam ederler yollarına.
Bu sefer karşılarına iki kişi çıkar.
Baba ile oğul.
Çocuk hoşlanır bu Allah adamından.
Ve sorar babasına:
- Baba, kim bu zat?
- Ne yapacaksın?
- Onu çok sevdim de.
- Haydi yürü. Sevecek başka kimse bulamadın mı?
Mübarek zat işitir bu konuşmaları. Kalbi incinir.
Döner o adama:
- Bana değil, kendine zarar verdin! buyurur.
Ve yürüyüp gider.
Çok geçmeden çıkar dediği.
O adam uyuz illetine yakalanır.
Hangi hekime gittiyse çare bulunmaz derdine.
Sonunda anlar hatasını.
Rica eder yakınlarına:
- Beni Emir Külale götürün.
- Olur, ama neden?
- Benim ilacım Onda çünkü.
Götürürler.
Huzuruna girer, özür diler.
O gün kurtulur derdinden.
Dünyadan kaçın!
Bir gün de, bir genç girer huzuruna:
- Bir şey sorabilir miyim efendim.
- Tabii evladım.
- Efendim, “Dünyadan kaçın!” deniyor. Bu söz doğru mu?
- Elbette.
- Yani dünya için çalışmayacak mıyız efendim?
- Çalışacağız. Hem de çok çalışacağız. Ama burada “Dünya”dan maksat, “Günahlar”dır oğlum. Günahtan kaçacağız.
|