İstanbul’da medfun bulunan Velilerden Hoca Sadeddin Efendi "rahmetullahi aleyh", kendisinden nasihat isteyen yeni evli birine;
- Allahü teâlânın sana nasıl davranmasını istiyorsan, sen de Onun kullarına öyle davran, buyurdu.
Ve devam etti:
- Yani sen Onun kullarına acırsan, Allahü teâlâ da sana acır. Sen affedersen, Allahü teâlâ da seni affeder. Bilhassa hanımına iyi davran oğlum. Üzme garibi. Yoksa “kul hakkı”na girersin.
Genç evli sordu:
- Hanımı üzmek de kul hakkı olur mu efendim?
- Elbette. Hem de bu, kul haklarının en büyüğüdür. Sana tavsiyem, her gün evden çıkarken hanımınla helallaş. Helallık almadan çıkma evden.
Ve ilave etti:
- Çünkü ölüm ani gelir oğlum. “Kul hakkı”yla gidersen, altından kalkamazsın ahirette.
Bilenlere danışın!
Bir gün de sevdiği bazı gençlere;
- Bir iş yapacağınız zaman, bir bilene danışın, buyurdu. Hele dini konularda bu daha da mühimdir. Mutlaka danışın.
Sordular:
- Kime danışalım efenim?
- İlmine güvendiğiniz salih Müslümanlara, dinini bilen baba dostlarına sorun. Dininizi mutlaka öğrenin güzelce.
Sordular yine:
- Nereden öğrenelim efendim?
- “Ehl-i sünnet alimleri”nin yazdığı “İlmihal kitapları”ndan. İslam’ı öğrenmek, her Müslümana farzdır. Ahirette “Bilmiyordum” demek özür olmaz. Her Müslümanın birinci vazifesi, dinini doğru öğrenmek ve çoluk çocuğuna öğretmektir.
- Ya öğretmezse hocam?
- Çocuklarına dinini öğretmeyen anne babalar, “Veyl” ismindeki Cehenneme atılacaktır ahirette.
Zikrin hayırlısı
Bir gün de;
Kardeşlerim, zikrin hayırlısı “Hafi” olanı, rızkın hayırlısı “Kâfi” olanıdır, buyurdu.
Ve izah etti:
- Yani zikrin iyisi “sessiz” yapılanı, rızkın iyisi ise “ihtiyaç kadar” olanıdır.
|