Mısır’da medfun bulunan Velilerden Zeynelabidin Münavi hazretlerine "rahmetullahi aleyh", bir gün “ahde vefa” hakkında sordular.
Şunu anlattı onlara:
Resulullah efendimiz aleyhisselam, henüz Peygamberliğini tebliğ etmemişken alışveriş yapmıştı bir kişiyle.
Bir miktar borçlanıp, ödeme hususunda anlaştılar.
Falan gün, falan saatte bir yerde buluşup ödeyecekti borcunu.
O gün ve o saatte Efendimiz aleyhisselam anlaştıkları yere gitti.
Ama adam yoktu ortalarda.
Ertesi gün yine gitti.
Ama adam yine gelmemişti.
Üçüncü gün yine gidip aynı yerde bekliyordu ki, o kimse geldi nihayet. Ama çok mahcuptu.
- Özür dilerim, dedi. İki gün de unuttum.
Ancak Efendimiz aleyhisselamın bu hareketini çok beğenmiş, kendisini çok sevmişti. Peygamberlik ilan edilince koştu hemen.
İlk iman edenlerden oldu.
Kimseyi kırmazdı
Bir gün de bazı gençler bu zata gelerek;
- Hocam, bize Peygamber efendimizden bahseder misiniz, dediklerinde;
- Allah’ın Resulü “sallallahü aleyhi ve sellem” yumuşak huylu idi, buyurdu. Kimseye sert söylemezdi.
Sordular:
- Hiç kimseye mi efendim?
- Evet. Hizmetçisine bile sert söylemez, hatta onların işlerine yardım ederdi.
Şöyle devam etti:
- Enes bin Malik hazretleri; “Resulullah efendimize on sene hizmet ettim. Lakin bu on sene içinde Onun bana hizmeti, benim Ona yaptığımdan daha çoktur” demiştir.
Ve ilave etti:
Efendimiz aleyhisselam her sabah namazını Eshabına kıldırınca nur yüzünü cemaate döndürerek;
- “Hasta bir kardeşimiz varsa, ziyaretine gidelim” buyururdu.
- Hasta kimse yok, denirse;
- “Cenazesi olan varsa, yardımına gidelim” derdi.
- O da yok, denirse;
- “O halde rüya gören varsa, tabir edelim” buyururdu.
|