Niğde’de medfun olan Kemal Ümmi hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir gün şunu anlattı sevdiklerine:
Vaktiyle “İyi kalbli” bir vezir vardı.
Yoksul ve muhtaçlara devlet hazinesinden borç para veriyor ve
- Ne zaman ödeyeceğim? diye sorduklarında;
- “Padişahımız ölünce”, diye cevap veriyordu.
“Kötü kalbli” biri bunu öğrendi.
Ve hemen Padişaha koşup;
- Hükümdarım! Sizin veziriniz devlet hazinesinden halka borç para dağıtıyor. Vadesini de sizin ölümünüze bağlıyor, dedi.
Padişah merak etti:
- Neden böyle yapıyor acaba?
- Demek ki niyeti kötü sultanım. Sizin bir an önce ölmenizi istiyor. Siz ölünce de paraları zimmetine geçirecek herhalde.
Padişah ister istemez endişelendi.
Ve çağırıp sordu o vezire:
- Sen böyle böyle yapıyormuşsun, doğru mu?
- Evet padişahım, doğrudur.
- Peki böyle yapmaktan maksadın ne?
- Uzun ömürlü olup çok yaşamanızı istediğim için sultanım.
- Anlamadım, nasıl yani?
- Hünkârım, malumunuz her borçlu, borcunun vadesinin çabuk dolmasını istemez. “Geç gelsin” diye dua eder, öyle değil mi?
- Evet, öyledir.
- İşte benim borç verdiğim kimseler de, borçlarının vadesi çabuk dolmasın diye size uzun ömür diliyor, ölmemeniz için gece gündüz dua ediyorlar.
Bu cevap padişaha hoş geldi.
Hak verdi vezirine.
Ona olan sevgisi daha da arttı.
Gammazcı adamı ise cezalandırdı hemen.
Ne mutlu size
Bu zatın talebeleri, “İlmihal kitapları”nı alıp bedava olarak halka dağıtırlardı.
Bir gün o gençlere;
- Ne mutlu size, Allah’ın dinini yayıyorsunuz, buyurdu.
Ve daha açıkladı:
- Bu yaptığınız “Emr-i maruf”tur ve bunun için çok sevap kazanıyorsunuz. Şöyle ki; sizin bu hizmetinizle kazandığınız “Emr-i maruf” sevabı, küffârla dövüşerek “şehit olan” bir erin kazandığı sevaptan kat kat fazladır.
|