Mısır’da yetişen Evliyanın büyüklerinden Leys bin Sad hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir gün;
- Kardeşlerim, dünya malı dünyada kalır. Ona gönül bağlamayın, buyurdu.
Sonra şunu anlattı:
Padişahın biri üç beş yardımcısıyla kırlara gezmeye çıkar.
Ağacın altında uyuyan birisini görünce, yanındakilere;
- Şu garibi uyandırın, yılan falan zarar verebilir, der.
Adam uyandırılınca, bakar ki karşısında padişah var.
Başlar söylenmeye:
- Niye beni uyandırdınız, rüyada ne güzel padişahtım, saraylarım, ordularım vardı, şöyle emrediyordum, şunları yapıyordum... Bunun üzerine padişah gülerek;
- İyi ama bak kendin söylüyorsun, rüyada diyorsun, rüyadaki padişahlığın ne kıymeti var, bak gözünü açınca, bitti der.
Adam cevap verir:
- Benim padişahlığım gözümü açınca bitiyor, seninki gözünü kapatınca bitecek, ne farkı var?
Boşuna aramayın!
Bir gün de sohbetinde;
- Bu dünyada “neşe” ve “rahatlık” arayan varsa, boşuna aramasın! buyurdu. Çünkü ikisi de yoktur bu dünyada.
Sordular:
- Dünyada yoksa nerde vardır efendim?
- Bunların ikisi de ancak “Cennet”te olur.
- Peki dünyada ne vardır efendim?
- “Sıkıntı” vardır, “hastalık” vardır, “mihnet” vardır. Dert, musibet, çile vardır. Ama bütün bunlar faydalıdır bizim için.
Şaşırdılar:
- Faydalı mı dediniz efendim?
- Evet, günahlarımız affolur. Derecemiz yükselir. Ayrıca, bu sıkıntılar olmasaydı, ahiretteki sonsuz “Cennet nimetleri”nin tadını alamaz, güzelliğini anlayamazdık.
|