Gaziantep Velilerinden Mehmet Hasib Dürri hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün bazı ahbabına;
- Allah’ın kullarına acıyın ve onları sevin! buyurdu. Din kardeşine karşı kin ve nefret besleyen insanlar, bahtsız kullardır.
- Neden efendim? dediler.
- Çünkü Hak teâlâ; “Kelime-i şehadet getirenler, benim Evliya kullarımdır” buyuruyor. Yani müminleri seviyor. Allah’ın sevdiği kul incitilir mi?
Şöyle devam etti:
- Bırakın Müslümanları, gayr-i müslimleri bile incitmeye hakkımız yoktur. Kendin varken, başkasına niye kızacaksın?
- Kendimize mi kızalım efendim? dediler.
- Elbette. Kötüleyeceksen kendini kötüle! Kendi ayıplarını gör! Kendini düzelt!
Şöyle bitirdi:
- Kendi kusurunu gören kimse, başkasına bakmaya vakit bulamaz.
Her şey Allah için
Aynı sohbette;
- Amel yapmak, “Allah için”dir, buyurdu. İnsanlardan aferin almak için olursa, küçük şirk olur. Yani riya olur. Her şey Allah emrettiği için olmalıdır. Evlenmek, iş kurmak, yani her şey, Allah için olursa kıymetli olur. Yemek yemek bile öyledir.
Ve izah etti:
- Yemek yendiği zaman vücutta bir enerji, yani kuvvet hasıl olur. Bu kuvveti de, insan ya Allah yolunda harcar, ya da nefs yolunda, öyle değil mi?
- Evet efendim, dediler.
- İşte insan, bu kuvvetini “Nefsi için” harcarsa, adım adım Cehenneme yaklaşır. Çünkü en büyük günah, cenâb-ı Hakkı unutarak iş yapmaktır. Onu unutarak yapılan her iş, “Hiç”tir.
- Her iş mi efendim?
- Evet. Mesela oruç, Allah için tutulur, değil mi?
- Tabii ki hocam.
- Ama zayıflamak için tutulursa on para etmez. Hac da öyledir. Gösteriş için olursa, hiç sevabı olmaz.
Dünya, hayaldir
Bir gün de;
- Dünya hayaldir, buyurdu. Dünyada olan her şeyin ahirette aslı, yani hakikati vardır.
Biri sordu:
- Efendim, ben “kar manzarası”nı çok seviyorum. Cennette bu da olacak mı?
- Elbette. Hem de hakikisi olacak. Ama biz bunlara bakmayacağız ki.
- Neden efendim?
- Çünkü orada bundan çok daha güzel şeyler olacak. Mesela Evliyaları, Eshab-ı kiramı görecek, hatta Peygamber efendimiz aleyhisselamın huzurunda oturup eşsiz sohbetini dinleyeceğiz.
Ve ekledi:
- En mühimi de Allahü teâlâyı görmekle şerefleneceğiz. Bu nimetler varken, o dediğin şeylere dönüp de bakılır mı hiç?
|