Mekke’de medfun Hüseyin Musuli hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, gayesiz yaşamayın, buyurdu. Gayesiz yaşayan, bunalıma düşer. Müslümanın mutlaka bir maksadı, gayesi, hedefi olmalıdır.
Sordular:
- Gayesi olan bunalıma düşmez mi efendim?
- Hayır düşmez.
- Peki Müslümanın gayesi ne olmalıdır hocam?
- Dinimizin emirlerini yerine getirmek olmalıdır. Çünkü İslam’a uyan, bunalıma düşmez. Üstelik çok mutlu ve huzurlu olur.
Hikmetini sordular.
- Çünkü İslamiyet’te her sıkıntının halli, her problemin çaresi vardır, buyurdu. İslam alimleri, geceli gündüzlü çalışarak bunları tespit etmiş ve kitaplarına yazmışlardır.
Şöyle bitirdi:
- Yani İslamiyet’te çaresizlik yoktur. Dolayısıyla bunalım da olmaz.
En büyük lezzet
Sohbet sırasında;
- Kardeşlerim, her lezzeti tattım. Din kitabı okumaktan, İslamiyet’i öğrenmekten daha lezzetli bir şey bulamadım, buyurdu.
Ve ekledi:
- Ama maalesef gençler kitap okumuyorlar. Dolayısıyla kalb gıdasız kalıyor. Netice, huzursuzluk oluyor tabii.
Sordular:
- Kalbin gıdası nedir ki efendim?
- Din kitabı okumak, yani İslamiyet’i öğrenmektir. Öğrenilmez, İslamiyet bilinmezse kalb gıdasız kalır ve zayıf düşer. Zamanla küfre kayabilir mâzallah.
Korktular:
- Küfre mi kayar efendim?
- Evet. Bunun da sonu bunalım tabii. İçki, kumar derken dünya hayatı biter. Netice, “sonsuz Cehennem”, Allah korusun.
Çaresini sordular.
- Çare, her gün bir miktar “ilmihal kitabı” okumaktır, buyurdu. Bir sayfa da olsa, mutlaka okumaktır.
|