Muhammed Tevfik Bosnevi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün birkaç sevdiğine;
- Birine kızdığınız zaman, yahut biri size kızdığında, münakaşa etmeyin, sen haklısın deyip, hemen iki rekat namaz kılıp tövbe edin, buyurdu.
Ve ekledi:
- Kusuru kendinizde bilin. Çünkü böyle yapana, Cennette köşk verilecektir. Bunu, Peygamber efendimiz aleyhisselam haber veriyor ve “Kefili de benim” buyuruyor.
Cennete davet ediliyoruz!
Bir ara onlara dönüp;
- Siz davetiye dağıtacağınız zaman, sokak başında durup her geçene verir misiniz? diye sordu.
- Vermeyiz efendim, dediler.
- Kime verirsiniz peki?
- Yakınlarımıza ve sevdiklerimize veririz efendim.
- Allahü teâlânın rahmetini görün kardeşim, O öyle yapmıyor, Cennetine, bütün kullarını davet ediyor. Habibini "sallallahü aleyhi ve sellem" ve Kur'an-ı kerimi gönderdi bunun için. En kıymetli insan, Allah’ın bu davetine “Peki” diyendir.
Onlara dönüp sordu:
- Peki diyen bu bahtiyar insana ne denir?
- Müslüman denir efendim.
- Ya hayır diyen bahtsız insana ne denir?
- Kâfir denir efendim.
- Evet, öyle denir. Hayır demekten Allah korusun, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Bu davete peki diyen bir Müslüman olarak, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmuş bir kul olarak, öyle yaşayın ki, herkes sizin için; “İnsan bu kadar iyi olabilir” desin.
Sordular:
- Nasıl böyle olunur efendim?
- Kimseyi incitmemekle, buyurdu. Yani merhametli, affedici ve fütüvvet sahibi olun. Fütüvvet, gücendiği kimseye iyilik etmek, sevmediğine ihsanda bulunmak, sıkıldığı insana güler yüz göstermektir.
Ve ekledi:
- Size tavsiyem, iki şeyi unutun. İki şeyi ise hiç unutmayın!
Sordular:
- Neleri unutalım efendim?
- Yaptığınız iyilikleri ve size yapılan kötülükleri unutun. Ama Allahü teâlânın sizi her an gördüğünü ve ölümü hiç unutmayın.
Son olarak;
- Kur’an-ı kerimin her harfinde, yüzbin derde yüzbin şifa vardır, buyurdu. Herhangi bir hastalık için, Kur’an-ı kerimin herhangi bir yerini yazıp suyunu içen, şifa bulur. Ama bir şartla.
- O şart nedir efendim? dediler.
- İnanmaktır, buyurdu.
|