Konya Evliyasından Muhammed Kudsi Bozkıri hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir sohbetinde;
- Din kardeşinin kalbini kıran, ne kadar çok ibadet ve hizmetler yaparsa yapsın, hiç faydası olmaz, buyurdu. Çünkü kovanın dibini delmiştir. Dibi delik bir kovaya su doldursanız, orada kalır mı?
- Kalmaz tabii efendim, akıp gider.
- İşte mümini incitenin kazandığı sevaplar da öyle akıp gider. Hatta böyle olanların etrafında kimse kalmaz. Yalnız kalmaya mahkumdurlar.
Yolcu gibi olun!
Bir gün de bazı gençlere;
- Her işinizde muvaffak olmak ister misiniz? diye sordu.
- Elbette isteriz efendim, dediler.
- Öyleyse şu hadis-i şerifte bildirilen hâl üzere olun. Başarılı olursunuz, buyurdu. Peygamber efendimiz aleyhisselam; “Bu dünyada, ya garip gibi, ya da yolcu gibi ol. Yahut kendini ölülerden say!” buyuruyor.
Ve izah etti:
- Yani bu dünyada yaşarken, kimsesi olmayan bir “garip” gibi veya kimsesiz “yolcu” gibi olun. Yahut da kabirde yalnız yatan bir “ölü” gibi düşünün kendinizi.
Allah’tan kork!
Bir gün de şunu anlattı sevdiklerine:
Hazret-i Ömer "radıyallahü teâlâ anh", Sad bin ebi Vakkas hazretlerini "radıyallahü teâlâ anh", kalabalık bir düşman ordusu üzerine gönderirken;
- “Ya Sad! Düşmanın çokluğundan korkma, Allah’tan kork! Askerin arasında günah işleyen varsa, onu asker arasından çıkar!” buyurdu.
Ve ekledi:
- “Çünkü Allahü teâlâ, günah işleyen bir topluluğu muvaffak kılmaz”.
En büyük keramet
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, havada uçmak, su üstünde yürümek, ateş yemek keramet değildir, buyurdu. En büyük keramet, “doğru yol”da yürümek ve Allah’ın kullarına bu yolu öğretmektir.
Sordular:
- O, hangi yol efendim?
- “Ehl-i sünnet alimleri”nin gösterdiği yoldur.
|