Büyük alim ve Velilerden Sabit el-Benani hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir sohbetinde;
- Günahlarına tövbe etmek, herkese farzdır, buyurdu. Hiç kimse tövbeden kurtulamaz.
Ve ilave etti:
- Nasıl kurtulur ki, Peygamberlerin hepsi tövbe ederdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan bizim Sevgili Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bile, her gün yetmiş kere istiğfar ederlerdi.
Namaz kılınmazsa...
Bir gün de sohbetinde;
- Bir vakit namazı özürsüz kazaya bırakan kimse, “seksen hukbe” Cehennemde yanacaktır, buyurdu.
Sordular:
- Bir hukbe ne kadar zamandır efendim?
- Seksen senedir. Ama her senesi üçyüzaltmış gün, her günü ise, seksen dünya senesidir.
Şöyle devam etti:
- Kazasını kılacak kadar vakitlerin herbiri geçtikçe, bu bir namazın günahı kat kat artar. Ya birkaç namaz olursa, çok çetin olur.
- Ne tavsiye edersiniz efendim? Dediler.
- Bir an önce kaza edip, affı için çok yalvarmalıdır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Namaz kılmayanın, Allahü teâlânın büyüklüğü karşısında titremesi, erimesi lazımdır.
Kul hakkı varsa...
Bir gün de sohbetinde;
- Tövbe etmek, her Müslümana farzdır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Günahta kul hakkı da varsa, kul hakkını hemen ödemek, onunla helallaşmak, ona iyilik ve dua etmek de lazımdır.
Sordular:
- Hakkı olan ölmüşse efendim?
- Ölmüşse, ona dua, istiğfar edip çocuklarına ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları da bilinmiyorsa, o zaman o miktar parayı fakirlere verip, sevabını hak sahibine niyet etmelidir.
|