Kufe Evliyasından Ömer bin Zer hazretlerine “rahmetullahi aleyh“, bir gün bir talebesi;
- Efendim, Allahü teâlânın emirlerini yapmamak, neden ileri gelir? diye sordu.
Cevabında;
- Kalbin bozuk olmasındandır, buyurdu. Kalbin bozuk olması, İslamiyet’e tam inanmamasıdır. Yani mümin olmak için, yalnız kelime-i şehadeti söylemek yetişmez. Çünkü münafık olanlar da bunu söylüyorlar.
Delikanlı sordu:
- Doğru imanın alameti nedir öyleyse efendim?
- Kalbde “Doğru iman”ın bulunduğuna alamet, İslamiyet’in emirlerini seve seve yapmaktır.
Ve ilave etti:
- Önce farz ibadetleri yapmalıdır ki, farz ibadet yanında nafile ibadetin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında damla kadar bile değildir.
Ve misal verdi:
- Mesela zekat niyetiyle fakire “bir altın” vermek, “yüz bin altın” sadaka vermekten daha sevaptır. Çünkü, zekat vermek “farz”, sadaka ise “nafile” ibadettir.
Gıybet nedir?
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, bu kıymetli ömrü, lüzumsuz şeylerle, oyun ve eğlenceyle geçirmeyin, buyurdu. Haram ile geçirmemek, elbette lazımdır.
Sordular:
- Gıybet de haram mıdır efendim?
- Elbette. Bu günahtan da çok sakınmalıdır. “Gıybet”, bir Müslümanın gizli bir kusurunu, arkasından söylemektir.
Sordular yine:
- Peki efendim, bidat sahiplerinin ve açıkça günah işleyenlerin bu günahlarını söylemek de gıybet olur mu?
- Hayır, olmaz.
- Başka neler gıybet olmaz efendim?
- Müslümanlığı yanlış söyleyen ve yanlış yazanların bu iftiralarını da diğer Müslümanlara söylemek lazımdır ki, bu da gıybet olmaz. Hatta çok da sevap olur.
|