Boranlı Mustafa Baba "rahmetullahi aleyh", Malatya’da yetişen Velilerden.
Bir gün sevdiklerine;
- Meşgaleniz, size asıl maksadınızı unutturmasın, buyurdu.
Sordular:
- Asıl maksadımız nedir ki efendim?
Buyurdu ki:
- İnsanlara iyilik etmektir. İnsanlara yapılacak en büyük iyilik de, onlara İslamiyet’i öğretmektir. Birine dinimizden bir mesele öğretmek, “yüz nafile hac”dan daha kıymetlidir.
Musibet nimettir
Bir gün de biri gelip;
- Hocam bela ve musibet eksik olmuyor başımızdan, diye dert yandı.
Cevabında;
- Ne güzel işte, sevin! buyurdu.
Adam şaşırmıştı.
Hayretle sordu:
- Sevineyim mi efendim?
- Evet. Allahü teâlâ dert ve belayı sevdiklerine gönderir. Bu yolla günahlarını affeder. Hadis-i şerif de var bu hususta. Peygamber efendimiz aleyhisselam; "Müminin her haline hayret ediyorum. Çünkü nimet gelirse, şükreder. Bela gelirse, sabreder. Her ikisinde de sevap kazanır” buyuruyor.
Ehl-i sünnet nedir?
Bir gün, talebesinden biri;
- Efendim, Ehl-i sünnet alimlerinden çok bahsediyorsunuz. Ehl-i sünnet ne demek? Diye sordu bu zata.
Cevabında;
- “Ehl-i sünnet vel cemaat” demek, Resulullah efendimizin ve Onun Eshabının gittiği yolda yürüyenlerdir evladım. Yetmişüç fırka içinde Cehennemden kurtulacak olanı yalnız bu fırkadır.
Sordular:
- Ya diğerleri efendim?
- Onlar, yanlış itikatları sebebiyle Cehenneme girecekler, ama orada sonsuz kalmayıp, sonunda Cennete gireceklerdir.
Sordular yine:
- Ehl-i sünnet olanlar hiç mi Cehenneme girmeyecek efendim?
- Evet, hiç girmeyecekler. “Ehl-i sünnet alimleri”nden birine tâbi olarak yaşayan, Nuh aleyhisselamın ömrü kadar ibadet yapmış gibi sevap kazanır.
Ve şöyle devam etti:
- İşte “Ehl-i sünnet” olmak bu kadar kıymetli evladım. Mesela Allahü teâlâ bana Nuh aleyhisselamın ömrü kadar, yani 950 sene ömür, Eyüb aleyhisselamın sabrı kadar sabır verse, bu ömür ve sabırla ne yaparım biliyor musun?
Talebe merak etti:
- Ne yaparsınız hocam?
- Benim “Ehl-i sünnet bir Müslüman” olmamı sağlayan kıymetli hocama gece gündüz hizmet ederim. Bir an olsun ayrılmam hizmetinden. Yine de ödeyemem hakkını.
|