Maruf-i Kerhi hazretleri “rahmetullahi aleyh”.
Allah dostu büyük bir Veli.
Bir gün, bir genç girdi huzuruna:
- Bir şey sormak istiyorum efendim.
- Buyur evladım.
- Allah’ın sevgisine nasıl kavuşurum hocam?
- Ona sadık kul olmakla, buyurdu.
Sonra onu alıp, padişahın kapısına götürdü.
Kapıda biri duruyordu.
İki ayağı sakat.
Ama sadıktı o kapıya.
Oradan bir yere ayrılmıyordu.
Çünkü ona göre, gidecek başka kapı yoktu.
O sadık kişiyi gence gösterip;
- İşte bunun gibi olursan, Allah’ın sevgisine kavuşursun, buyurdu.
İyilerle beraber ol
Biri de sordu bu mübarek zata:
- Ahirette kurtulmak için neler yapmalıyım efendim?
- Tek bir şey yap.
- Aman efendim nedir o?
- Kurtulanlarla beraber olmak. İyilerle beraber olursan, kurtulursun, buyurdu.
Ve ekledi:
- Sen iyilerin gemisine bin, düşünme gerisini. Mutlaka selamete çıkarsın.
Kalbim katı, ne yapayım?
Bir gün de, bir genç geldi yanına:
- Bir şey sorabilir miyim efendim?
- Tabii evladım sor.
- Kalbim katı, ne yapayım efendim.
Ona sevgiyle bakıp;
- Ölümü hatırla, buyurdu. “Ölüm”ü düşünmek, kalbi yumuşatır.
Dua edin, boğulsunlar
Bir gün de, Dicle’nin kenarında oturuyordu.
Az sonra, bir kayık yaklaştı.
İçinde gençler içki içmiş, nara atıyordu.
Talebeleri üzülüp;
- Efendim şunların haline bakın. Ne iğrenç, dediler.
Büyük zat,
- Evet, yanlış yapıyorlar, buyurdu.
- Dua edin de boğulup gitsinler hocam.
- Peki edeyim, buyurdu.
Ve ellerini açıp;
- Ya Rabbi, bunların neşesini daimi eyle. Ahirette de böyle neşeli olsunlar! diye yalvardı.
Talebeler şaşırdılar.
Onun üzerine buyurdu ki:
- Bunlar bilmiyorlar, bilseler böyle yapmazlar. “Boğulup gitsinler” yerine, “Kurtulup gitsinler” demek bize yakışır. Dinimizde maksat, kurtarmaktır, helak etmek değil.
Ve ekledi:
- Peygamber efendimiz de aleyhisselam, “Alemlere rahmet olarak gönderildim, azap için gönderilmedim” buyuruyor.
O anda kayıktakilerin kesildi naraları.
Şarapları döküp, kırdılar sazları.
Kıyıya yanaşınca, bu mübarek zatın huzuruna geldiler.
Ellerini öpüp, çok özür dilediler.
Talebesi olmakla şereflendiler.
|