Karıncalı Dede "rahmetullahi aleyh", Anadolu erenlerinden.
Mübarek kabri, Geyve’ye bağlı Adliye köyündedir.

Bir gün bu zata;
- Efendim, "Mümin devamlı zikir halinde olmalıdır" buyurdunuz. Nedir bu zikir? diye sordular.

Cevabında;
- Hep hayırlı işlerle meşgul olan kişi, devamlı zikirde sayılır, buyurdu.

Sordular:
- Namaz kılmak zikir midir efendim?
- Elbette.

- Kur’an-ı kerim okumak efendim?
- O da zikirdir.

- Peki din bilgisi öğrenmek ve öğretmek de zikir midir hocam?
- Evet. Hatta alışveriş yaparken, helale harama dikkat etmek de zikirdir, buyurdu.

Ve şöyle devam etti:
- Bakın kardeşlerim, "Zikir" hatırlamak demektir. Yani Allahü teâlâyı hatırlamak. Bir kimse, yapacağı her işin Allah’ın rızasına uygun olmasına dikkat eder, hep bunu düşünürse, her an Allahü teâlâyı hatırlamış olur ki, "Zikir" budur işte.

En faziletli şey

Bir gün de huzuruna talebesinden biri geldi ve;
- Hocam, dünyada en faziletli şey nedir? diye sordu.

Cevabında;
- Her işte Resulullah efendimiz aleyhisselama uymaktır, buyurdu.

Genç talebe,
- Hocam, biz tam uyamıyoruz, dedi. Sebep ne olabilir acaba?

Ona şefkatle bakıp;
- Evladım, Resulullah efendimize tam uyabilmek için Onu çok sevmek lazım, buyurdu.

- Peygamber efendimizi biz de seviyoruz efendim.

- İyi ama sevmek lafla olmaz ki evladım. Sevmek, sevdiğine itaati gerektirir. Mesela "Allahü teâlâyı seviyorum" diyenin, Onun emir ve yasaklarına uyması gerekir. Uymuyorsa, sevmiyor demektir.

Ve sordu gence;
- “Beş vakit namaz” kılmak farzdır değil mi evladım?
- Evet hocam.

- Yani Allahü teâlânın emridir. "Ben Allah’ı seviyorum" diyen bir Müslüman, elbette kılmalıdır beş vaktini. Ama kılmıyorsa, o zaman sevmiyor demektir. Ayrıca çok da tehlikelidir.

Talebe sordu:
- Ne tehlikesi hocam?

- Birçok İslam alimine göre, özürsüz namaz kılmayan kimsenin, imanının gitmesinden korkulur evladım.

- Yani küfre mi girer hocam?

- Evet. Birçok İslam alimi böyle ictihad buyurmuştur.