Arvas’ta yetişen büyük Velilerden Muhammed Emin Efendi "rahmetullahi aleyh", bir gün sevdiklerine;
- Ey insanlar! Her Müslümanın birinci vazifesi, İslamiyet’i yaşamaktır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Çünkü her Müslümana, İslam’a uyup uymadığı sorulacak ahirette. Cennete girmek, Cehennemden kurtulmak da buna bağlıdır. Fakat İslamiyet’i yaşamak için bilmek lazım. Bilmeden Müslümanlık olmaz çünkü.
Şöyle devam etti:
- Bugün insanlara yapılacak en büyük iyilik, onlara imanı, İslam’ı öğretmektir. Hele bu, İslamiyet’in unutulduğu zamanlarda yapılırsa, çok daha kıymetli olur.
Ve izah etti:
- Çünkü bu iş, Peygamberlerin işidir ve en büyük ibadettir. Bu yolda malı ile, canı ile çalışanlar, "cihad sevabı" kazanırlar.
Yüz ömre sevabı
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, bir kimseye Allah’ın dininden bir kelime öğretene, "yüz ömre sevabı" verilir, buyurdu.
- Hikmeti ne efendim? dediler.
- Çünkü bu iş emr-i maruftur. Peygamber efendimiz aleyhisselam; "Benden duyduklarınızı başkalarına da anlatın, duyurun!" buyuruyor.
Şöyle devam etti:
- Bir mümini gördüğünüzde; "Benim ahirette kurtuluşum, belki de bu kardeşimin duasına bağlı" diye düşünün. Kimin ne olduğunu Allah bilir çünkü.
Şöyle bitirdi:
- Cenâb-ı Hakkın kıymetli kulları, insanlar içinde gizlidirler.
Arşın gölgesinde
Bir gün de;
- Ey insanlar! Müminlere sevgi ve muhabbetle bakın! buyurdu.
Ve ilave etti:
- Yedi sınıf insan vardır ki, kıyamet günü, güneş iyice alçalıp da herkes buram buram terlerken, bunlar, Arş-ı âlâ altında gölgeleneceklerdir.
- Onlar kimlerdir efendim? dediler.
- Mümin kardeşinin yüzüne, Allah için, sevgiyle bakanlar, bunlardandır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bu kimseler, mahşer günü hiç sıkıntı çekmezler.
|