En büyük alim ve evliyalardan bir zat.
Behaeddin-i Buhari hazretleri "kuddise sirruh".
Yemek hususunda çok titizdi bu mübarek zat
Mesela, yemeği pişiren öfkeliyse, yahut isteksiz idiyse, bunu anlar, yemezdi o yemeği.
Nitekim bir gün;
Yemeğe davet ederler kendisini.
Sofraya oturur.
Ama uzatmaz yemeğe elini.
Ev sahibi çok üzülür ve;
- Efendim! Yemeklerimiz helaldir, diye arzeder.
Büyük Veli;
- Biliyorum, buyurur. Ama bunları pişiren öfkeliymiş. Öfkesi sinmiş yemeklere.
Lokmana dikkat et!
Sevdiği bir talebesi de bir gün;
- Hallerim iyi değil efendim. Ne yapayım? diye sorar.
Cevabında;
- Lokmana dikkat et. Haram geçmesin boğazından, buyurur.
Ve ilave eder:
- Bir yemek, gafletle pişer, isteksiz hazırlanırsa, onu yiyenin halleri bozulur. Günaha girmesi kolay olur.
Çünkü şeytan ve nefs karışır o yemeğe.
- Ya istekli pişerse efendim? Derler.
- O zaman şifa olur, buyurur. Onu yiyen, zevk alır ibadetinden.
Edeb, insanı süsler
Bir gün de "Edeb"ten bahseder büyük veli.
Sevdiklerine;
- Karşılaştığınız her Müslümana değer verin. Çünkü hiç belli olmaz. O kişi, Allah’ın sevgili bir kulu olabilir, buyurur.
Ve şunu anlatır:
Vaktiyle bir talebe çıkar evden.
Medreseye gidecektir.
Az sonra karşıdan yaşlı biri gelir.
Genç, durup kenara çekilir.
Yol verir ihtiyara.
Fakat o da ne?
İhtiyar da durur. Gence dönüp;
- Haydi geç! buyurur.
Genç önüne bakar:
- Siz buyurun efendim!
- Evladım yol senin.
- Olsun efendim, siz buyurun.
Evliyadan bir zatmış o meğer.
Ona tek bir nazar eder.
Şefkat ve muhabbetle.
O nazarla çocuğa bir hâl olur.
Kalb gözü açılır.
Evliya olur.
|