Halep’te yetişen Velilerden Ebu Bekir bin Ebu Vefa hazretleri "rahmetullahi aleyh" zamanında fakir bir Müslüman hastalandı bir gün.
Kimsesi yoktu garibin.
Hastalığı gün günden ağırlaştı.
Çaresizlik içinde kıvranırken, rüya gördü bir gece.
Nur yüzlü bir kişi gelip oturdu baş ucuna.
Tanımadığı bu sevimli kişi, bu büyük Veliden başkası değildi.
Elini hastanın başına koyup;
- “Cenâb-ı Hak sana şifa versin!” diye dua etti.
O anda ağrıları dindi adamcağızın.
Sevinç içinde baktı bu mübarek zata.
- Siz ne iyi insansınız.
- Estağfirullah. Ben günahkâr biriyim. Hasta olduğunu işittim, dua etmeye geldim yanına.
- İsminizi bağışlar mısınız?
- Adım, Ebu Bekir, dedi.
Ve kayboldu gözden.
Adamcağız uyanıp fırladı ayağa.
Turp gibiydi artık.
Sanki hiç hasta olmamıştı.
Hakkınızı helal edin!
Bu zat bir günkü sohbetinde, "Kul hakkı"nın çok mühim olduğunu anlattıktan sonra buyurdu ki:
- Ben şahsen beş vakit namazdan sonra; "Ya Rabbi! Bütün herkese doğmuş, doğacak bütün haklarımı helal ettim" diyorum. Siz de bana helal edin.
Cemaat bir ağızdan,
- Helal ettik, dediler
Huzurlu olmak için
Bir gün de bazı sevdikleri gelip;
- Hocam, rahat ve huzurlu olmak istiyoruz, ama olamıyoruz. Sebep nedir acaba? diye sordular.
Buyurdu ki:
- Bunun bir tek çaresi var.
- O nedir hocam?
- İslamiyet’e uymak.
- Onu biliyoruz hocam.
- Bilmek kâfi değil ki. O ilacı kullanmak lazım. İslam’a göre yaşamadıkça ne dünyada, ne de ahirette saadete kavuşulamaz.
Feyz, nur demektir
Bir gün de şöyle sordular:
- Hocam, büyük zatların isimleri yazılı olan levhaların evde bulunması faydalı mıdır?
- Elbette.
- Ne faydası var hocam?
- Levhayâ bakılınca o zatlar hatırlanır. Onlar hatırlanınca ruhları biiznillah orada hazır olur. Hazır olunca da feyz verirler.
- Feyz nedir hocam?
- Feyz, nur demektir. Kalbleri temizler.
|