İlyas Çelebi hazretleri "rahmetullahi aleyh", Akhisar’da yetişen Velilerden.
Bir gün bazı talebesiyle deniz aşırı bir yere gidecekti.
Rıhtıma geldiler.
Ancak gemici onu almadı gemisine.
Üstelik hakaret etti.
Tabii üzüldü mübarek zat.
Kırık kalble ayrıldı rıhtımdan.
O anda enteresan bir şey oldu.
Gemici, hareket ettiremiyordu gemisini.
Ne kadar uğraştıysa da nafile.
Gemi bir milim oynamıyordu yerinden.
İşte o anda aklı başına geldi adamın.
“Bu işte bir hikmet var!” dedi ve çıktı gemiden.
Koşup yetişti bu zata.
Ve yalvardı:
- Lütfen buyurun gemiye. Sizden ücret de almıyorum.
Büyük Veli gemiye biner binmez gemi başladı yürümeye.
Gemici mi?
Talebesiydi artık bu Allah dostunun.
En mühim iş
Bir gün birine buyurdu ki:
- İman ettikten sonra en mühim iş, o imanı muhafaza etmektir.
Ve ekledi:
- Bir kelime söylemekle iman elde edildiği gibi, bir kelime ile de elden çıkabilir. Onu, muhafaza altına almak lazım.
Ve daha açıkladı:
- İman, mum alevine benzer. En ufak bir rüzgarla sönebilir. Sönmemesi için, cam bir fenerle etrafını çevirmek gerekir.
Sordular:
- Fenerden kasıt nedir hocam?
- İbadetlerdir. Namaz, bir fenerdir mesela. Oruç, hac, dini sohbet, dini kitap okumak, hepsi imanı muhafaza altına alan cam fener gibidirler.
Müslüman, dünyaya bedeldir
Bir gün de buyurdu ki:
- Müslüman, çok kıymetlidir. Dünyaya bedeldir Müslüman. Müslümanın yüzüne bakmak ibadettir.
- İbadet mi efendim? dediler.
- Evet. Müminin yüzüne sevgiyle bakana, cenâb-ı Hak “yüz ömre sevabı” verir.
- Hikmeti ne hocam?
- Çünkü Müslüman, Allah’ın dostudur. Halis Müslümana, gökteki melekler bile imrenerek bakarlar.
|