Mevlana hazretlerinin ismi Celaleddin’dir ”rahmetullahi aleyh“.
Evliyanın büyüğü ve İslam alimidir.
Ebu Bekri Sıddık hazretlerinin “radıyallahü teâlâ anh” soyundandır.
Belh şehrinde dünyaya gelir.
Sonra Anadolu’ya, yani Rum diyarına hicret eder.
Bunun için, Rumi diye anılır.
Henüz çocukken manevi halleri vardır.
Babası da farkındadır.
Ancak endişe eder.
Zira henüz çocuktur.
Nitekim talebeden birine;
- Sen, oğlum Celaleddini gözet, buyurur.
- Neden hocam? deyince;
- Çünkü onu, melekler ziyaret ediyor, melekut aleminde onu gezdiriyorlar, der.
Ve ilave eder:
- Bunlar iyi güzel. Ama o henüz küçüktür. Korkarım aklına zarar gelir.
Bu, bize yakışır mı?
Celaleddin henüz beş yaşındadır ki, bir gün çıkar evlerinin damına.
Başka çocuklar da gelirler yanına.
Çocuklardan biri diğerine sorar:
- Bu damdan diğerine atlayabilir misin?
- Atlarım.
- Hayır atlayamazsın.
- Atlarım.
Ve kavilleşirler.
Bu konuşmalar Celaleddin’in garibine gider.
- Arkadaşlar! diye seslenir.
- Ne var? derler.
- Dediğiniz bu şeyi kedi köpek de yapabilir.
- Ne demek istiyorsun?
- Damdan dama atlamak bize yakışır mı?
- Ne yakışır peki?
- Gelin melekler alemini dolaşalım, der.
Ve göğe doğru uçmaya başlar.
Çocuklar korkup bağrışırlar.
Feryat, figan, çığlıklar.
Celaleddin tekrar aşağı iner.
Ve arkadaşlarına;
- Korktunuz mu? der
- Evet. Çok korktuk.
- Niçin korktunuz? Ben yalnız değildim ki?
- Biz kimseyi görmedik. Kim vardı yanında?
- Bilmiyorum. Sizinle konuşurken yeşiller giymiş kimseler geldi yanıma. Beni kucaklayıp semaya çıkardılar. Melekler alemini dolaştırdılar. Sizin çığlıklarınızı duyunca indirdiler.
|