Bakü şehrinde medfun bulunan Evliyadan Pir Şükrullah Halveti hazretleri “rahmetullahi aleyh“, bir sohbetinde;
- Namazı, özürsüz olarak, bile bile kazaya bırakmak büyük günahtır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bu günah, kaza edince affolmuyor. Ayrıca tövbe veya hac etmesi de lazımdır.
Sordular:
- Namaz, hangi özürlerle kazaya bırakılabilir efendim?
- İki özür var. Biri, düşman karşısında olmaktır.
- İkincisi hocam?
- İkincisi de, seferde olan kimsenin, hırsızdan, yırtıcı hayvandan, selden, fırtınadan korkmasıdır.
Ve ekledi:
- Bunlar, oturarak ve herhangi bir tarafa dönerek ima ile de kılamazlarsa, kazaya bırakabilirler.
- Başka var mı efendim?
- İki özür daha var. “Uyku” ve “Unutmak”. Ancak uyumakta bir şart var.
- O nedir efendim?
- Vakit girdikten sonra uyuduysa, kendisini uyandırması için birisine tembih etmesi veya çalar saatı kurması lazımdır.
- Bunları yapmazsa hocam?
- Bunları yapmadan kazaya bırakırsa, tahrimen mekruh olur.
İslam alimi olmazsa...
Bir gün de;
- Her şehirde, dini müşkilleri çözebilen bir din aliminin bulundurulması farz-ı kifayedir, buyurdu.
- Bu alim nasıl olmalı efendim? dediler.
- Din düşmanlarının iftiralarını ilmiyle reddedebilen, dünya tarihini iyi anlamış, matematik bilgisi kuvvetli ve İslam bilgilerinin derinliklerine ermiş bir din alimi olmalıdır.
- Böyle alim bulunmazsa efendim?
- O zaman İslamiyet, din cahillerinin elinde oyuncak olur. Yani din cahilleri, din adamı şekline girip kitaplar yazarak, konferanslar vererek milletin dinini, imanını çalarlar. İslamiyet’i yıkarlar da, kimsenin haberi bile olmaz.
|