Konya Evliyasından Pirebi Sultan “rahmetullahi aleyh“, bir sohbetinde;
- Yapılacak en mühim iş, iki cihanın sultanı Muhammed Mustafa’nın “sallallahü aleyhi ve sellem” sünnet-i seniyyesine yapışmaktır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Yani her Müslümanın birinci vazifesi, İslamiyet’e uymak ve dinin beğenmediği şeylerden, bidatlerden kaçmaktır.
- Ya bunlar bilinmiyorsa hocam? dediler.
- Bilenlerin öğretmesi lazımdır ve çok sevaptır. Şöyle ki, bir kimse, terk edilmiş, unutulmuş bir sünneti meydana çıkarırsa, yüz şehit sevabı kazanır.
- Yüz şehit sevabı mı efendim?
- Evet. Bir farzı veya vacibi meydana çıkarmanın sevabını düşünün artık!
Şöyle devam etti:
- Mesela namazlarda, tadil-i erkana dikkat etmelidir ki, farz veya vacibtir demişlerdir.
- Tadil-i erkana pek dikkat edilmiyor hocam.
- Doğru. Müslümanların çoğu bunu yapmıyor. Bu bir ameli meydana çıkarana, Allah yolunda harp edip canını veren yüz şehit sevabından çok sevap verilir.
- Yalnız bu ameli mi efendim?
- Hayır. Dinimizin emrettiği helal, haram, farz, vacib ve sünnetten birini öğretip, gereğini yaptıran da, böyle sevap kazanır.
Dünya geçicidir
Bir gün de sohbetinde;
- Bu dünya nimetleri geçici ve aldatıcıdır, buyurdu. Bugün senin ise, yarın başkasınındır.
- Ya ahiret nimetleri hocam? dediler.
- Ahirette ele girecek nimetler sonsuzdur ve dünyada iken kazanılır, buyurdu.
Ve şöyle devam etti:
- Bu birkaç günlük hayat, eğer dünya ve ahiretin en kıymetli insanı olan, Muhammed aleyhisselama tâbi olarak geçirilirse, ebedi saadet, sonsuz kurtuluş umulur.
- Ya uyulmazsa efendim?
- Ona tâbi olmadıkça, her şey, hiçtir. Ona uymadıkça, her yapılan hayır, iyilik, burada kalır, ahirette ele bir şey geçmez.
|