Bağdat’ta medfun bulunan alim ve Velilerden Salih bin Beşir el-Mürri hazretlerine “rahmetullahi aleyh“, bir gün;
- Efendim, bize kabir hayatından bahseder misiniz, dediler.
- Kabir hayatı, bir bakımdan dünya hayatına, bir bakımdan da ahiret hayatına benzer, buyurdu. Dünya hayatına benzediği için müminin ruhu kabrinde yatarken terakki eder, yükselir.
Ve ekledi:
- Ayrıca kabir hayatı, insanlara göre değişir. Mesela Peygamberler, kabirlerinde namaz kılarlar. Nitekim Resulullah efendimiz aleyhisselam mirac gecesinde, Musa aleyhisselamın kabri yanından geçerken, onu, mezarda namaz kılarken gördü.
Şöyle devam etti:
- Kabir hayatı, şaşılacak bir şeydir. Mesela Cennetin tavanı, Arştır. Fakat kabir de, Cennet bahçelerinden bir bahçedir. Akıl gözü bunu göremiyor.
- İman, nasıl olursa olsun, azaptan kurtulmaya sebeptir, değil mi hocam?
- Evet. Ama bu imanı muhafaza edebilmek için dünyada İslamiyet’e uymak, yani emirleri yapıp haramlardan kaçmak lazımdır.
Salih Müslüman nasıldır?
Bir gün yine sordular bu zata:
- Hocam, her Müslüman, ölürken Peygamber efendimizi görecekmiş. Bu doğru mu?
- Evet, salih bir Müslüman, ölmeden önce muhakkak Peygamberimizi görür, konuşur, Kevser havuzundan içer.
- Bu, sadece salih Müslümanlara mı ihsan edilir efendim?
- Evet.
- Salih Müslüman olmak için ne lazım hocam?
- İslamiyet’i bilmek ve bildikleriyle amel etmek lazım. Mesela “beş vakit namaz” çok mühimdir.
- Ya kılmazsa efendim?
- Kılmayan, salih Müslüman olamaz.
|