Kazvin Evliyasından Radıyyüddin Kazvini hazretleri ”rahmetullahi aleyh“, bir gün;
- Kardeşlerim, dünya nimetleri, ancak İslamiyet’e uymakta yardımcı oldukları zaman faydalı ve helal olurlar, buyurdu. Yani dünya kazancı, ahiret kazancıyla birlikte olduğu zaman işe yarar.
Sordular:
- Öyle olmazsa efendim?
- Böyle olmayan dünya nimetleri, şekerle kaplanmış zehir gibidir. Allahü teâlânın bildirdiği tiryak ile bu zehirlere ilaç yapmayanlara yazıklar olsun!
- O tiryak nedir ki efendim?
- Dinimizin emir ve yasaklarıdır. Bunlara uymak için biraz çalışan kimse, sonsuz Cennet nimetlerine kavuşacaktır.
- İyi de hocam, bu emirlere uymak zor geliyor insana.
- Evet, ama aslında çok kolaydır.
- Kolay mı efendim?
- Evet. Nefse zor geliyor.
- Ne tavsiye edersiniz hocam?
- Dünya işlerinizi yaparken, İslamiyet’e uymaya dikkat edin. Böyle yaparsanız, sonsuz saadete erersiniz.
Kulluk nasıl olur?
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- Kardeşlerim, Her gün insanın karşılaştığı her şey, Allahü teâlânın dilemesi ve yaratmasıyla var olmaktadır, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Bunun için iradelerimizi Onun iradesine uydurmalıyız! Yani karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeli ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz!
- Musibet gelse de mi efendim?
- Elbette. Kul isek, böyle olmalıyız!
- Ya olamazsak hocam?
- Böyle olmamak, kulluğu kabul etmemek ve Sahibine karşı gelmek olur.
- Ama bu, çok zor hocam.
- Evet zor. Ama böyle olmaya mecbur ve mahkumuz. Şöyle ki; Allahü teâlâ, hadis-i kudside; “Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belalara sabretmeyen, benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın!” buyuruyor.
|