Edirne Evliyasından Recep Enis Dede “rahmetullahi aleyh“, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, “Nefs-i emare”den hasıl olan kötülükler, insanın kendi hastalığı olup, öldürücü zehirdir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Dışardan gelen kötü istekler ise “şeytan”dan gelir ve ufak bir ilaçla kolayca giderilebilir.
Sordular:
- Şeytandan gelenler mi kolay giderilir efendim?
- Evet. Bizim en büyük düşmanımız, nefsimizdir.
Şaşırdılar.
- Nefsimiz mi efendim?
- Evet, bizim can düşmanımız, her an içimizde olan, yanımızda bulunan bu azılı arkadaşımız, kendi nefsimizdir.
Şeytan, dış düşmandır
Sordular:
- Ya şeytan hocam?
- O, dışarıdaki düşman olup, bu iç düşmanın yardımı ile bize saldırıyor.
Ve ekledi:
- Varlıklar içinde en cahil ve en ahmak olanı, insanın nefsidir.
- Neden efendim?
- Çünkü her arzusu kendi aleyhinedir. Yani kendine düşmanlık yapmakta, hep kendini helak edici şeyleri istemektedir.
- Onun istekleri nedir efendim?
- Her isteği, Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerdir ki, onun asıl işi, sahibi olan Allahü teâlâya karşı gelmektir.
Cihad nedir?
Bir gün de;
- Cihad nedir efendim? diye sordular bu zata.
Cevabında;
- Cahil ana babaların ve dünya çıkarları için uğraşan zalimlerin ve zevkleri için zulüm ve işkence yapan şeflerin aldattığı, inlettiği insanları küfürden kurtarmak, onları güç kullanarak İslam ile şereflendirmektir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Kâfirler, cihad sayesinde zalimlerin işkencelerinden kurtularak iman ile şereflenir. Ayrıca cihad sayesinde, kâfirler için özür bahane kalmamıştır.
Şöyle bitirdi:
- Yani kıyamet gününde hiçbir kâfir; “İşitmedim, bilseydim inanırdım”, diyemeyecektir.
|