Irak Velilerinden Şeyh Ahmed Şemseddin hazretleri “rahmetullahi aleyh“, bir sohbetinde;
- İnsanın yaratılması, ibadet yapmak içindir, buyurdu. İbadet yapmak da, “hakiki iman”a kavuşmak içindir.
- İbadet nedir? dediler.
- “İbadet”, Resulullahın sünnetine, yani yoluna tâbi olmak demektir, buyurdu. Bu yola “İslamiyet” denir. İslamiyet’e tâbi olmak için de, “Ehl-i sünnet alimleri”nin bildirdikleri gibi iman etmek, Allahü teâlânın emirlerini yapmak ve haram ve bidatlerden sakınmak lazımdır.
Ve ekledi:
- Haramların en kötüsü, kul hakkıdır.
- Neden efendim?
- Çünkü bu günahı Allah affetmiyor.
- Çaresi nedir peki?
- Dünyada iken helalaşmaktan başka çaresi yoktur.
Önce İslamiyet’i öğren
Bir gün de genç bir talebesine;
- Önce İslamiyet’i öğren, buyurdu. Bilmeden Müslümanlık olmaz çünkü.
Delikanlı arzetti:
- Peki hocam, başka?
- Alim ve Evliyaya karşı son derece hürmetli ol. Sohbetlerini ganimet bil.
- Böyle zatlar yoksa hocam?
- O zaman kitaplarını oku. Kitap okumak, sohbet gibi feyz verir.
Ve devam etti:
- Cömert ve güler yüzlü ol. Herkese iyilik et. Allahü teâlânın hiç bir mahlukuna eziyet ve sıkıntı verme.
En büyük keramet
Bir gün de buyurdu ki:
- Bir kişinin saadete kavuşmasına vasıta olmaktan daha kıymetli bir şey yoktur. Hatta bu iş, en büyük keramettir.
Şaşırdılar.
- Keramet mi efendim?
- Evet. Şimdi herkes havada uçmayı, su üstünde yürümeyi keramet zannediyor. Halbuki keramet bu değildir.
- Ya nedir hocam?
- Asıl keramet, İslam’a tam uymak ve başkalarının uymasına da vesile olabilmektir.
|