1966-67 yıllarıydı.
Bendeniz (Abdüllatif Uyan) Kadıköy Müftülüğünde “müftülük katibi” olarak çalışıyordum.
Müftümüz, Ahmet Mekki Efendi hazretleriydi
“rahmetullahi aleyh“.
Kendisi anlatıyor:
Annem bana çok dua eder,
"Ya Rabbi, oğluma hayırlı ilim ver!" derdi.
Duaları kabul oldu.
İyi de, mübarek kadın, "Bir çuval da altın ver!" deseydin ya, der ve gülerdi mübarek zat.
Gerçekten maddi sıkıntı ile yaşardı.
Kışlık odun parasını, bir yıl müddetle biriktirdiği 2,5 liralıklarla temin edebilirdi ancak.
Tramvay bileti için “beş kuruş” bulamayıp, uzunca bir yolu yürüdüğünü söylerdi.
Onu sana alalım
Bir gün, kayın biraderim Yüksel Ekinci bey, sabah üzeri müftülüğe gelerek Ahmet Mekki Efendi’yi öğlen yemeğine davet etti evlerine.
Müftü Efendi;
- Peki, buyurdu. Biz Abdüllatif’le geliriz.
Öğlen vakti birlikte gittik.
Sıcak bir gündü.
Bahçede oturduk.
Yüksel bey, osmanlıca bir kitap getirdi.
Peygamber efendimiz aleyhisselamın hayatını anlatan bir kitaptı bu.
Ahmet Mekki Efendi onu bana uzatıp;
- Oku! buyurdu.
Bir iki sayfa okudum.
Sonra içeri geçip namazları kıldık.
Yemeği de yiyip ayrıldık.
Henüz üç beş adım atmıştık ki, Ahmet Mekki Efendi bana dönüp;
- Yüksel beyin saliha bir kız kardeşi var. Onu sana alalım! buyurdu.
Ben, şaka ediyor diye cevap vermedim.
Ama o çok ciddiydi.
Tekrar döndü bana ve
- Alalım alalım! buyurdu.
Üzmemek için;
- Peki efendim, dedim.
Ama o zaman henüz talebeydim.
Evlenecek durumum da yoktu.
Öylesine "Peki" demiştim.
Aradan beş sene geçti.
Ahmet Mekki Efendi vefat etti.
Ben bu işi unutmuştum bile.
Ama hadiseler öyle gelişti ki, biz o kızla evlendik.
Dediği olmuştu mübarek zatın.
Cenâb-ı Hak şefaatine kavuştursun.
|