İran’da yetişen büyük Velilerden Şirvani es-Sagir hazretleri “rahmetullahi aleyh“, bir günkü sohbetinde;
- Kardeşlerim, en birinci vazifemiz, dinimizi öğrenmek için bir İslam alimi aramak veya “Ehl-i sünnet alimleri”nin kitaplarını bulup okumaktır, buyurdu. Geçen her gün, her saat, çok kıymetlidir. Dünyaya bir daha gelmek yoktur.
Şöyle devam etti:
- En büyük nimet, sohbettir.
- Sohbet nedir hocam? dediler.
- Sohbet, bir “Ehl-i sünnet alimi”nin, bir “Allah adamı”nın yanında bulunup, onun sözlerinden ve nasihatlarından istifade etmektir.
- Yanında olmak şart mıdır efendim?
- Evet. Veysel Karani hazretleri ”rahmetullahi aleyh“, Resulullahı çok sevdiği ve gece gündüz ibadet ettiği halde, Onu görmediği için, Onu gören, yanında oturup sohbetine kavuşmakla şereflenen Eshab-ı kiramın hiçbirinin derecesine eremedi.
- Hiçbirinin mi hocam?
- Evet. Eshab-ı kiramdan derecesi en aşağıda olana bile kavuşamadı. Zira derecesi en aşağıda olan bir sahabi, derecesi en yüksek olan bir Evliyadan çok daha üstün, yüksek ve kıymetlidir.
Şöyle bitirdi:
- Bir kimse, geçmiş Evliyalardan herhangi birini çok severse, bu sevgisi sebebiyle O Evliyanın kalbindeki feyz ve nurlardan bu kimsenin kalbine de akar. O mübarek zatların kitaplarını okumak da yarı sohbet gibidir. Yani o büyüklerin kitabından bir saat okuyunca, onunla yarım saat sohbet etmiş gibi olur.
Dualarım kabul olmuyor
Bir genç de sordu bir gün bu zata:
- Hocam dualarım kabul olmuyor. Ne yapayım?
- Namaz kılıyor musun yavrum?
- Eh işte.
- Ne demek eh işte?
- Yani beş vakti tam kılamıyorum.
- Olmaz. Dualarının kabul olmasını istiyorsan, “beş vakit namaz”ını tam kılacaksın. Hem de özenerek. Namaz kılmayanın duası kabul olmaz evladım.
- Peki hocam, söz. Bundan sonra hiçbir namazımı kaçırmayacağım.
|