Kabr-i şerifi Bağdat’ta bulunan Evliyanın büyüklerinden Şihabüddin Sühreverdi hazretleri “rahmetullahi aleyh“ bir sohbetinde;
- Allahü teâlânın insanlara Peygamber göndermesi, biz kullar için en büyük nimettir, buyurdu. Bu iyiliğin şükrünü, hangi ağız yapabilir? Hangi kalb onları göndermenin iyiliğini kavrayabilir? Hangi vücud ve aza o iyiliklere şükür olabilecek bir şey yapabilir?
- Bu, neden büyük nimettir efendim? dediler.
- Çünkü Peygamberler olmasaydı, bu alemi yaratanın varlığını, birliğini ve yüksek sıfatlarını, bizim gibi kısa akıllı insanlar nereden bilecek, nasıl öğrenecektik?
- Aklımızı kullanarak bulamaz mıydık efendim?
- Hayır. insan aklı Peygamberlerin nurlarıyla aydınlanmadıkça, bu hakikati bulamaz. Peygamberler olmadıkça, bizim aklımız ve düşüncelerimiz, doğru yolu bulmak için yetersizdir.
Ve ekledi:
- Bunun için dağda, çölde yetişip de putlara tapanlar, Peygamberlerden haberleri olmadıkça, kendilerine tebliğ yapılıp hakikat bildirilmedikçe kâfir olmaz ve Cehenneme gitmezler. Müslüman olmadıkları için Cennete de gitmezler. Hesaptan sonra, tekrar toprak edilirler.
- Akıl, doğruyu yanlışı ayırabilmemiz için verilmedi mi efendim?
- Evet öyledir. Allahü teâlâ, aklı, doğru yolu bulmak için yaratmış ise de, yalnız başına bulamaz. Akla, Peygamberlerle o yol haber verilmedikçe, şiddetli azap yapılmaz.
Niçin uyumuyorsunuz?
Allahü teâlâdan korkusu çoktu bu mübarek zatın.
Bunun için geceleri uyumaz ağlardı hep.
Bir gün sevdikleri sordu ona:
- Hocam, geceleri niçin uyumuyorsunuz?
- Uyku tutmuyor ki, buyurdu.
- Neden ama?
Derin bir "Ah!" çekti
Ve titrek bir sesle cevap verdi:
- Kardeşlerim! Önünde Cennet ve Cehennemden başka gidecek yeri olmayan ve bunlardan hangisine gideceğini de bilemeyen bir kimse, nasıl rahat yatar, nasıl uyuyabilir?
|