Buhara’da yetişen en büyük alim ve Velilerden Seyyid Emir Külal hazretleri “kuddise sirruh“, bir gün komşusu bir gence;
- Sevgili oğlum! Dünyanın görünüşü tatlı ve lezzetlidir. Halbuki, hakikatte zehirdir, kıymetsizdir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Onun tuzağına düşen, hiç kurtulamaz. Bu zehir ile ölen, felakete gider. Buna gönül vermek deliliktir. “Dünya”, şeker kaplanmış zehir gibidir. Aklı olan, böyle sahte, yalancı güzelliğe aldanmaz. Bozuk, zararlı zevklere gönül bağlamaz.
Delikanlı sordu:
- Ya ne yapar efendim?
- Bu kısacık dünya hayatında, Sahibinin rızasını kazanmaya çalışır. ahirette işe yarayacak şeyleri kazanır. Kulluk vazifelerini yapar. Allahü teâlânın emirlerine sarılır. Haram, yasak ettiği şeylerden sakınır.
- Dünya nedir efendim?
- “Dünya”, Allahü teâlânın sevmediği, haram ettiği, zararlı şeyler demektir. Haramlardan sakınan, dünyaya aldanmamış olur.
- Peki hocam, bu dünyada hiç zevklenmeyecek miyiz?
- Tabii ki zevkleneceğiz. Allahü teâlâ, dünyada hiçbir zevki, hiçbir lezzeti yasak etmedi. Bunları, azgın, taşkın, zararlı olarak kullanmayı haram etti. Bu nimetleri, emrettiği gibi, edebli şekilde kullanılmasını emretti
Haram elbiseyle namaz
Bir gün de sevdiklerine buyurdu ki:
- Haram elbise ile kılınan namaz kabul olmaz.
Sordular:
- Yani kılınmamış mı sayılır efendim?
- Hayır, öyle değil. Namaz borcu ödenir, ama sevap kazanılmaz.
- Ne kadar mühimmiş efendim.
- Tabii, hatta elbisenin tamamı değil, sadece bir düğmesinin ipliği haram olsa, o namaz yine kabul olmaz.
- Yani sevap verilmez değil mi hocam?
- Evet.
|