Şam Evliyasından Muhammed Hani hazretleri ”rahmetullahi aleyh“, bir gün şunu anlattı cemaatine:
Peygamber efendimiz aleyhisselamın azadlı kölesi Zeyd bin Harise hazretleri “radıyallahü anh“, bir defa kira ile katırcı tutup sefere çıkmıştı.
Medine’den ayrılıp vurdular sahraya.
Şehirden iyice uzaklaşınca, katırcı asıl yüzünü gösterdi.
Dinleyenler;
- Hayırdır efendim, ne yaptı? dediler.
- Hazret-i Zeydi öldürmeye kalkıştı. Zeyd bin Harise hazretleri;
- “Dur!” dedi, “Az mühlet ver bana. Şuracıkta iki rekat namaz kılayım da öyle öldür”.
Adam kabul etti:
- Peki kıl bakalım.
Zeyd hazretleri namaza durdu.
Selam verip açtı ellerini, yalvardı içinden:
- Ya Rabbi! Resulünün hürmetine kurtar beni bu adamın şerrinden!
O esnada etrafta kimsecikler yokken, bir kişi peydahlandı yanlarında.
Elindeki kılıçla vurup öldürdü katırcıyı.
Hazret-i Zeyd ilahi bir yardımın geldiğini anladı.
Ama kimdi bu kişi?
Teşekkür ettikten sonra sordu:
- Siz kimsiniz?
- Ben bir meleğim.
- Melek mi?
- Evet. Yerim, yedinci kat göktür. Böyle darda kalan kullara biz yardıma yetişiriz. Sen dua ettiğinde yerimdeydim. Rabbimin emriyle bir anda buraya geldim. Biz her şekle girer, insanlara böyle yardım ederiz.
O, şurada öldürülür
Yine Bedir harbinden bir gün önce idi.
Efendimiz aleyhisselam, Eshabın büyükleriyle harp sahasını gezdiler.
Ertesi gün tarihin en ibretli savaşı yapılacaktı o meydanda.
Resulullah efendimiz eğilip, mübarek parmağıyla bir noktaya işaret ederek;
- Yarın filan kâfir burada öldürülür, buyurdular.
Sonra başka bir noktayı işaret ederek;
- Burası da falan kâfirin öldürüleceği yerdir, buyurdular.
Böylece azılı Kureyş müşriklerinden herbirinin öldürüleceği noktaları santimi santimine gösterdiler.
Ve aynen vaki oldu tabii.
|