Tokat’ta medfun bulunan Hak dostlarından Sümbül Baba ”rahmetullahi aleyh“, bir gün dünya işlerinin bozukluğundan şikayet eden bir sevdiğine;
- Kardeşim! Dünya işlerinin bozuk gitmesinden hiç sıkılma! buyurdu. Çünkü dünya işleri, üzülmeye değmez.
Adam şaşırdı.
- Üzülmeye değmez mi dediniz efendim?
- Evet. Çünkü bu dünya ve bu dünyada olan her şey geçecek ve bir gün yok olacaktır.
- Peki ne tavsiye edersiniz efendim?
- Allahü teâlânın razı olduğu şeylerin arkasında koşmaya bak. Güç olsa da, kolay olsa da, bunları yapmaya çalış. Aranılacak, gönül verilecek, Allahü teâlâdan başka hiçbir şey yoktur. Onun sevgisini kazanmaya çalış.
- O nasıl kazanılır ki hocam?
- Onun emir ve yasaklarına uymakla. Yani İslamiyet’e göre yaşarsan, Rabbimizin sevgisini kazanırsın ki, bundan büyük devlet olmaz.
Örnek Müslüman nasıldır?
Bir gün de;
- Örnek Müslüman nasıl olur efendim? diye sordular bu zata.
Buyurdu:
- Örnek Müslüman odur ki, dinimiz için, insanlara hizmet için kendini feda etmiştir. Yani insanlara faydalı olmak için kendi zararını düşünemez.
Nitekim hadis-i şerifte; "Bir kimseye deli denilmedikçe imanı kâmil olmaz" buyuruldu.
Din, fedakârlık ister
Ve şöyle devam etti:
- İslamiyet fedakârlık ister, çile ister. Ancak böyle olgunlaşır insan.
- Ama hocam, kimse çile çekmek istemez ki.
- Doğru, çile çekmeyi kimse istemiyor. Zor geliyor, acı geliyor. Halbuki ilaçtır o. İlaçlar elbette acı olur.
Ve şöyle bitirdi:
- Biz de çocuklarımıza İslamiyet’i, “Ehl-i sünnet”i anlatalım, öğretelim. Yoksa Rabbimize cevap veremeyiz ahirette.
|