Evliyanın büyüklerinden Seyyid Fehim Arvasi “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün bazı sevdiklerine;
- Biz çok şanslıyız, buyurdu.
Sordular:
- Neden efendim?
- Çünkü biz Ehl-i sünnet gemisine bindik. O gemiye bindikten sonra hangi katta olursan ol, hiç önemli değil. Gideceği yer belli çünkü.
- Bu gemi nereye gidiyor efendim?
- Cennete. Bu gemi, Cennete götürüyor yolcularını.
Ve bir müjde verdi:
- Bu büyükler, ileride gemiden atacaklarını, baştan gemiye almazlar.
Eğer gemiye almışlarsa, bitmiştir o iş. Bir daha atılmaz o gemiden.
Ve daha izah etti:
- Bu gemide olmak, bir saadettir, bir şanstır, bir nimettir. Kaptanın işine karışmak da doğru olmaz.
- Bu geminin kaptanı kim efendim?
- İmam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleridir “radıyallahü teâlâ anh”.
Şükretmek nasıl olur?
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Efendim, Allahü teâlâya şükretmek nasıl olur? diye sordular.
Cevabında;
- Şükretmek için iki şey lazım, buyurdu. Birincisi, günah işlememektir.
- İkincisi nedir efendim?
- İkincisi, birbirimizi çok sevmektir. Mümin kardeşlerini Allah için sevmenin çok faydaları var. Birisi, Allahü teâlâya şükretmiş oluyoruz.
- İkincisi ne efendim?
- İkinci faydası, dünyada kim kimi severse, ahirette onunla beraber olacaktır. Müminler Cennette olacağına göre onları sevenler de onlarla birlikte Cennette olurlar.
Ve ekledi:
- Üçüncü faydası da, birbirini Allah için sevenler, mahşer gününün şiddetli sıcağında, Arş-ı âlâ altında gölgeleneceklerdir.
|