En büyük alim ve evliyalardan İmam-ı Rabbani “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir gün sevdiklerine;
- Dünyaya gönül kaptırmayan, mal, mevki, şöhret kazanmak, başa geçmek sevdasında olmayan din âlimleri, ahiret adamlarıdır, buyurdu. Peygamberlerin vârisleri, vekilleri ve insanların en iyisi bunlardır.
Şöyle devam etti:
- Kıyamet günü, bunların mürekkebi, Allahü teâlâ için canını veren şehitlerin kanı ile tartılacak ve mürekkep, daha ağır gelecektir.
Ve ekledi:
- (Âlimlerin uykusu ibadettir) hadis-i şerifinde methedilen, ahiretteki sonsuz nimetlerin güzelliğini anlayan, dünyanın çirkinliğini ve kötülüğünü gören, ahiretin ebedi, dünyanın ise fani geçip tükenici olduğunu bilen, onlardır.
Sordular:
- Onlar neye kıymet verir efendim?
- O âlimler, kalıcı olmayan, çabuk değişen ve biten şeylere bakmayıp, baki olana, hiç bozulmayan ve bitmeyen güzelliklere bakarlar, buyurdu. Yani bunlar, ahiret nimetlerinin kıymetini anlamış ve buna sarılmışlardır.
- Bunu anlamak ne ile olur efendim?
- Ahiretin büyüklüğünü anlayabilmek, Allahü teâlânın sonsuz büyüklüğünü görebilmekle olur. Ahiretin büyüklüğünü anlayan da, dünyaya hiç kıymet vermez. Çünkü, dünya ile ahiret birbirinin zıddıdır.
Ve daha açıkladı:
- Yani birini sevindirirsen öteki incinir. Dünyaya kıymet veren ahireti gücendirir. Dünyayı beğenmeyen de, ahirete kıymet vermiş olur.
- Her ikisine birden kıymet vermek olamaz mı efendim?
- Hayır. İki zıt şey bir araya getirilemez. Ateş ile su bir arada bulunamadığı gibi.
Huzura ermenin yolu
Bir gün de;
- Huzura ermenin yolu nedir efendim? diye sordular bu mübarek zata.
Cevabında;
- Sabırdır, buyurdu.
Ve şöyle izah etti:
- Huzuru, bir odanın içinde kilitli farzedin. İşte o odanın anahtarı sabırdır. Sabrederseniz, kapı açılır ve huzura kavuşursunuz.
|