En büyük âlim ve evliyalardan Behaeddin-i Buhari “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün;
- Kardeşlerim, ahireti düşünen huzurlu, dünyayı düşünen ise huzursuzdur, buyurdu. Dünyada en makbul insan, takva ehli olandır. Sakın ola ki, gönlünüzü dünyaya kaptırmayın.
Ve ilave etti:
- Seksen sene sürünmeye razı olun, ama Cehennem azabına asla razı olmayın. Çünkü o ateş çok şiddetlidir. Bir an dayanılmaz. Her zaman güler yüzlü, tatlı dilli olun. Kendinizi suçlayın. Kendinizi suçlamadıkça rahat ve huzur bulamazsınız.
Şöyle devam etti:
- Mümin, mümine âşık olmalıdır. Eshab-ı kiramın muvaffakiyetinin sebebi, birbirlerini çok sevmeleriydi. Nitekim Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde onları methederken; “Onlar birbirlerini çok severlerdi” buyuruyor.
Ve ekledi:
- Müslüman olsun, kâfir olsun, hiç kimsenin bedduasını almayınız!
Birisine kızarsanız…
Bir gün de sohbetinde;
- Birisine kızdığınız zaman, yahut biri size kızdığı zaman, hemen iki rekat namaz kılıp tövbe edin, buyurdu. Estağfirullah deyin. Hatayı kendinizde arayın. İsyan ve günah bize aittir. Kusuru kendimizde arayacağız, başkasında değil. Başkası tertemizdir, öyle göreceğiz.
Ve sordu onlara:
- Siz davetiye dağıttığınız zaman sokakta her rastladığınıza mı verirsiniz, yoksa sevdiklerinize mi? Elbette ki tanıdığınız ve sevdiğiniz kimselere verirsiniz değil mi?
- Evet efendim.
- İşte Allah da bize davet vazifesi vermiştir. En kıymetli insan, Allah’ın davetine Peki diyendir.
Şöyle bitirdi:
- Ölüm ani gelir kardeşlerim. Gaflet içinde olmayın. Allahü teâlâ hepimizi gafletten uyandırıp hayırlı ibadetler nasip eylesin.
|