Evliyanın en büyüklerinden İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün sevdiği birine;
- Ey kıymetli kardeşim! Madem ki, Allahü teâlânın sevdiği kullarının yolunda yürümek arzusundasın, öyleyse bu yolun şartlarını ve edeblerini gözetmelisin! buyurdu.
Adamcağız sordu:
- Önce ne yapmalıyım efendim?
- En önce, sünnet-i seniyyeye yapışman ve bid’atlerden sakınman lazımdır. Çünkü, Allahü teâlânın sevgisine ulaştıran yolun esası, bu ikisidir.
Şöyle devam etti:
- İşlerini, sözlerini ve ahlakını, dinini bilen ve seven, dindar âlimlerin sözlerine ve kitaplarına uydurmalısın. Salih kullar gibi olmalı ve onları sevmelisin. Uykuda, yemekte ve söylemekte aşırı gitmeyip orta derecede olmalısın.
Ve ekledi:
- Seher vakitlerinde kalkıp istiğfar etmeyi, ağlamayı, Allahü teâlâya yalvarıp boyun bükmeyi ganimet bilmeli ve mutlaka iyi kimselerle arkadaşlık etmelisin.
Şöyle bitirdi:
- Hadis-i şerifte; (İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir) buyuruldu.
Ördek de suda yüzüyor
Bir gün de bazı sevdikleri bu zata gelerek;
- Filanca kimse su üstünde yürüyor. Buna ne dersiniz efendim? diye sordular.
Cevabında;
- Hiç kıymeti yoktur, buyurdu. Zira ördek ve kurbağa da suda yüzüyor.
Tekrar arzetti:
- Filan adam da havada uçuyor efendim.
- Sinek ve çaylak da uçuyor. Sinek kadar kıymeti var.
- Filan kimse de, bir anda şehirden şehre gidiyor efendim.
- Şeytan da, bir solukta şarktan garba gidiyor. Böyle şeylerin dinimizde kıymeti yoktur. Mert olan, herkesin arasında bulunur, alışveriş yapar, evlenir. Fakat, bir an Rabbini unutmaz.
|