Büyük Velilerden Ebu Said-i Ebül Hayr “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, Kur’an-ı kerimde; (Kalblerinde hastalık vardır) mealindeki âyet-i kerimede bildirilen kalb hastalığına yakalanmış olanların hiçbir ibadeti fayda vermez, buyurdu.
Ve ekledi:
- Nitekim hadis-i şerifte; (Çok Kur’an-ı kerim okuyanlar vardır ki, Kur’an-ı kerim bunlara lanet eder) buyuruldu.
- Bir hadis-i şerifte de; (Çok oruç tutanlar vardır ki, onun oruçtan kazancı, yalnız açlık ve susuzluktur) buyuruldu.
Sordular:
- Bahsi geçen hastalık nedir efendim?
- Kalbin, Hak teâlâdan başkasına tutulması, bağlanmasıdır, buyurdu. Belki, kendisine bağlanmasıdır.
- Kendisine bağlanması mı efendim?
- Evet. Çünkü herkes, herşeyi kendi için ister. Çocuğunu sevmesi, kendini sevdiği içindir. Malı, mevkiyi, rütbeyi de hep kendi için ister. Onun mabudu, tapındığı şey, kendi nefsidir. Nefsinin istekleri arkasında koşmaktadır.
- Ne yapmak lazım efendim?
- Kalb, bu bağlılıklardan kurtulmadıkca, insanın kurtulması çok güç olur. Öyleyse yapılacak iş, kalbi bu hastalıktan kurtarmaktır.
En mühim iki nasihat
Bir gün de sohbetinde;
- Dostlarıma yapacağım en mühim iki nasihattan birincisi; iman ve itikadı, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında bildirdiğine uygun olarak düzeltmeleridir, buyurdu.
Sordular:
- İkincisi nedir efendim?
- İkincisi ise, helal ve haramı, farz, vacib ve sünnet gibi dini hükümlerini öğrenmeli, her işi bunlara uygun yapmalıdır.
Ve ekledi:
- Bunları yaptıktan sonra kalbi Allahü teâlâdan başka şeylere tutulmaktan kurtarmak da çok lazımdır ki, kalbe Allah’tan başka hiçbir şeyin düşüncesi gelmemelidir.
|