Büyük Velilerden Ebu Said-i Ebül Hayr “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, emr-i maruf yapmak için âlim olmak, keramet sahibi olmak şart değildir. Bu hizmeti her Müslüman yapabilir, buyurdu.
Ve şöyle devam etti:
- Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdığı ilmihal kitaplarını alarak gençlere vermeli, köylere ve her yere dağıtmalıdır ki, her Müslümanın bunu yapmak için uğraşması lazımdır. Zira bu, kıyamette her Müslümana sorulacak.
Dinleyenler;
- Ne sorulacak efendim? dediler.
- İslam’a niçin hizmet etmedin? diyeceklerdir. İlmihal kitaplarını yaymak için uğraşmayanlara, din bilgilerini yayan kurumlara, kimselere yardım etmeyenlere, çok azab yapılacak, özür, bahane kabul edilmeyecektir.
Ve ekledi:
- Peygamberler, insanların en üstünleri iken, hiç rahat oturmadı. Allahü teâlânın dinini yaymak için, gece gündüz uğraştılar. Bu yolda çalışırlarken, Allahü teâlâ da, bunlara yardım eder, mucize yaratırdı.
Şöyle devam etti:
- Bizim de, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını, sözlerini yaymamız ve kâfirlerin, düşmanların, Müslümanlara iftira ve eziyet edenlerin, kötü, alçak, yalancı olduklarını, gençlere, dostlara bildirmemiz lazımdır.
- Bunları bildirmek, gıybet olmaz mı efendim?
- Hayır. Bilakis ibadet olur, emr-i maruf olur. Bu yolda çalışırken, sıkıntı, işkence çekmeyi büyük saadet, büyük kazanç bilmelidir.
- Neden efendim?
- Peygamberler, Allahü teâlânın emirlerini bildirirken, cahillerin, soysuzların hücumlarına uğrar, çok sıkıntı çekerlerdi. O büyüklerin en üstünü, seçilmişi, Allahü teâlânın sevgilisi olan Muhammed aleyhisselam; (Benim çektiğim eziyet gibi, hiçbir Peygamber eziyet görmedi) buyurdu.
|