Evliyanın en büyüklerinden Behaeddin-i Buhari “kuddise sirruh” hazretlerinin huzuruna, bir gün bir kimse gelerek;
- Efendim, elim çok dar. Maddi sıkıntı içindeyim. Ne olur, dua edin de Allahü teâlâ bana bol rızık versin, diye yalvardı.
Cevabında;
- Hayır kardeşim, buyurdu. Bunun için dua edemem.
Adam hayretle sordu:
- Neden efendim?
Buyurdu ki:
- Allahü teâlâ; “Rızık için çalışın, sebeplere yapışın” buyuruyor. Sen ise oturduğun yerde rızkının ayağına gelmesini istiyorsun. Bu olmaz.
- Yani dua etmeyecek misiniz efendim?
- Dua ederim. Ama bir şartla. Çalışıp, sebeplere yapışacaksın. O zaman ben de dua ederim sana.
Tövbe eden, affolur
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, Müslüman olduğunu söyleyen bir kimsenin, yaptığı işlerin İslamiyet’e uygun olup olmadığını bilmesi lazımdır, buyurdu.
Sordular:
- Bilmiyorsa efendim?
- Bilmiyorsa, bir Ehl-i sünnet âliminden sorarak veya bu âlimlerin kitaplarından okuyarak öğrenmesi lazımdır. O iş dinimize uygun değilse, günah veya küfürden kurtulamaz. Bunun için her gün hakiki tövbe etmesi lazımdır.
- O zaman affolur mu efendim?
- Elbette. Tövbe edilen her günah, muhakkak affolur.
- Tövbe etmezse efendim?
- Tövbe etmez, şefaata da uğramazsa, Cehennemde cezasını çeker mutlaka.
Dua almaya bakın!
Bir gün sevdiklerine;
- Dua almaya bakın! buyurdu.
Sordular:
- Kimlerin duasını alalım efendim?
- Anne babanızın, size dininizi öğreten hocanızın, hele bir Allah adamı bulursanız, onun duasını alın. Evliyanın bir içten duası, size dünyada da yeter, ahirette de.
|