Evliyayı kiramın en büyüklerinden İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün sevdiği bir gence;
- Ey Oğlum! İyi biliyorsun ki, dünyada biri, mevki, rütbe sahibi olsa, emrinde bulunanlardan birine, mühim bir vazife verse, bu vazifenin yapılmasında, emir verene de fayda olduğu halde, bu işçi, bu vazifeye ne kadar çok önem ve kıymet verir. Bu vazifeyi, bana büyük bir zat verdi diye öğünür ve seve seve, zevk ile yapmaya çalışır değil mi?
Genç tasdik etti:
- Evet efendim, öyledir.
- Yazıklar olsun! Allahü teâlânın büyüklüğü, yüksekliği, bu kimsenin büyüklüğü kadar değil midir de, İslam dininin istediklerini yapmaya, böyle çalışılmıyor. Allahü teâlânın emirleri vazife bilinmiyor ve (Vazife mukaddestir! Önce vazife, sonra namaz) gibi şeyler deniyor. Halbuki, Allahü teâlânın emirleri birinci vazife olmak lazımdır.
Şöyle devam etti:
- Allahü teâlânın emirlerini yapmamak, iki sebepten ileri gelir oğlum. Birincisi, Allahü teâlânın emirlerine, yasaklarına inanmamaktır.
Delikanlı sordu:
- İkincisi ne efendim?
- İkincisi de Allahü teâlânın emirlerine önem vermemektir. Bu emirlerin büyüklüğünü, mevki, kumanda sahibi kimselerin büyüklüğünden aşağı görmektir. Her iki sebeple de, ibadet etmemenin çirkinliğini düşünmemiz lazımdır.
Arkadan yapılan dua
Bir gün de;
- Kardeşlerim, müminin arkasından yapılan dua kabul olur, buyurdu. Hatta onun için ne dua ettiyse, aynı şeylere kendisi de kavuşur.
Ve misal verdi:
- Mesela bir kimseye gıyabında dua etseniz, bir melek de size dua eder ve; "Sen bu din kardeşin için ne istediysen, aynı şeyleri Hak teâlâ sana da versin" der. Melek günahsız olduğu için, duası kabul olur.
En büyük bayram
Bir gün de sevdiklerine;
- Bu dünyada en büyük bayram nedir, biliyor musunuz? diye sordu.
Cevaben;
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- Günah işlemediğimiz gün, en büyük bayramdır.
|