Evliyanın en büyüklerinden Muhammed Masum Faruki “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, sünnet ile bid’at, birbirlerinin zıddıdır, tersidir, buyurdu. Birinin bulunduğu yerde, ikincisi bulunamaz, gider.
Anlayamadılar:
- Nasıl yani efendim?
- Yani birini ihya etmek, ötekini yok etmektir. Sünneti diriltmek, bid’ati yok eder. Bid’ati diriltmek de, sünneti yok eder.
Sonra izah etti:
- Çünkü Allahü teâlâ, sünnetlerin hepsini beğenir. Sünnetlerin zıddı olan bid’atler ise şeytanın beğendiği şeylerdir.
Peygamberler gelmeseydi
Bir gün de sohbetinde;
- Allahü teâlâya sonsuz hamd olsun ki, bizleri Müslüman olmakla şereflendirdi. O, doğru yolu göstermeseydi, biz bulamazdık, buyurdu.
Ve devam etti:
- Allahü teâlânın, insanlara Peygamberleri göndermesi en büyük nimettir. O büyük insanların mübarek varlıkları olmasaydı, bu alemi yaratanın varlığını, biz kısa akıllı insanlara kim gösterirdi?
Sordular:
- Aklımızla bulamaz mıydık efendim?
- Hayır, insan aklı, Peygamberlerin nurları ile aydınlanmadıkça, bunu bulamıyor. Peygamberler olmadıkca, bizim düşüncelerimiz, doğru yola yaklaşamıyor.
- Akıl, doğru yolu bulmak için yaratılmadı mı efendim?
- Evet, Allahü teâlâ, aklı, doğru yolu bulmak için yaratmış ise de, yalnız başına bulamaz kardeşlerim. Bunun için Peygamberlerle o yol haber verilmedikçe, şiddetli azab yapılmaz.
En büyük düşman
Bir gün de sevdiklerine;
- En büyük düşman, nefsimiz ve işlediğimiz günahlardır, buyurdu.
Sordular:
- En yakın dost nedir efendim?
- Günahlara pişmanlık, tövbe ve istiğfardır.
|