Büyük İslam âlimlerinden seyyid Ahmet Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir gün bazı gençlerle sohbet ederken;
- Bir şeye kavuşmak isteyen, Allahü teâlânın âdetine uyar, bu şeyin yaratılmasına sebep olan şeyi yapar, öyle değil mi? diye sordu.
Gençler;
- Evet efendim, dediler.
- Mesela, para kazanmak isteyen, bir sanat veya ticaret yapar. Aç olan, yemek yer, değil mi?
- Gayet tabii efendim.
- Hasta olan da, bir tabibe koşar, ilacını alır değil mi?
- Evet efendim.
- İşte bunun gibi dinini öğrenmek isteyen de, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okur.
- Başka kitaplardan öğrenemez mi efendim?
- Hayır. Nasıl ki bir hasta, cahil birinden ilaç alıp şifa bulmaz, hatta ölürse, Ehl-i sünnet olmayan, bid’at sahibi ve mezhepsiz birinin bozuk ve sapık kitabını okuyan da dinini öğrenemez. Hatta dini, imanı hepten bozulur.
Duanın kabul olması için
Bir gün de dua etmekten sordular bu zata.
Cevaben;
- Allahü teâlâ, din ve dünya ihtiyaçlarına kavuşmak için, dua etmeyi sebep yapmıştır, buyurdu. Fakat, duanın kabul olması için şartlar var.
Sordular:
- Onlar nedir efendim?
- Bu şartlar, evvela Müslüman olmak, Ehl-i sünnet olmak, salih olmak, yani Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için, çalışmaktır.
Ve devam etti:
- Bu vasıfları olmayan, olanlardan, yani Evliyadan kendisine dua etmesini ister.
- Öyle veli yoksa efendim?
- Evliya öldükten sonra da, işitir. Kabrine gelip, dileyenlere dua eder. Peygamberimiz “aleyhisselam”; (İşlerinizde şaşırdığınız zaman, kabirde olanlardan yardım isteyiniz!) buyuruyor.
|