Evliyanın en büyüklerinden Mazhar-ı Can-ı Canan “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün Sırat köprüsünden sordular.
Cevabında;
- Sırat köprüsü, Allahü teâlânın emri ile, Cehennemin üstünde kurulacak, herkese, bu köprüden geçmesi emrolunacaktır, buyurdu.
Sordular:
- Buradan geçmek zor mu olacak efendim?
- Elbette. O gün, Peygamberler bile; (yâ Rabbi! Selamet ver!) diye yalvaracaklardır. Cennetlik olanlar, köprüden kolayca geçerek, Cennete gideceklerdir.
Ve daha açıkladı:
- Bunlardan bazısı şimşek gibi, bazısı rüzgar gibi, bazısı koşan at gibi geçecektir. Sırat köprüsü kıldan ince, kılıçtan keskindir.
Ve izah etti:
- Dünyada İslamiyet’e uymak da, böyledir. İslamiyet’e tam uymaya uğraşmak, Sırat köprüsünden geçmek gibidir. Yani burada, nefs ile mücadele güçlüğüne katlananlar, orada Sıratı kolay ve rahat geçecek, İslamiyet’e uymayan, nefslerine düşkün olanlar ise,Sıratı güç geçecektir.
Ve özetledi:
- Bunun içindir ki, Allahü teâlâ, İslamiyet’in gösterdiği doğru yola (Sırat-ı müstakim) adını verdi.
Sordular:
- Bu köprüden geçemeyenler de olacak mı efendim?
- Elbette. Kâfirler ve Cehennemlik olanlar, Sırattan geçemeyip, Cehenneme düşeceklerdir.
Bir içen, bir daha susamaz
Bir gün de Kevser havuzundan sordular bu zata.
Cevabında;
- Kevser havuzu, Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya “aleyhisselam” mahsustur ki, büyüklüğü, bir aylık yol gibidir.
Ve daha açıkladı:
- Bu havuzun suyu sütten daha beyaz, kokusu miskten daha güzeldir. Etrafındaki kadehler, yıldızlardan daha çoktur.
Şöyle bitirdi:
- Bu sudan bir içen, Cehennemde olsa bile, bir daha susamaz.
|