İslam âlimlerinin en büyüklerinden Mazhar-ı Can-ı Canan “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün meleklerden bahsederken;
- Bildiğimiz dört büyük melekten sonra üstün olan melekler, dört sınıftır, buyurdu. Birincisi (Hamele-i Arş) denen meleklerdir ki, dört tanedir. Kıyamette sekiz olacaklardır.
Sordular:
- İkincisi ne efendim?
- İkincisi, huzur-i ilahide bulunan meleklerdir ki, bunlara (Mukarrebin) denir.
Üçüncüsü efendim?
- Üçüncüsü azab meleklerinin büyükleridir ki, bunlara (Kerubiyan) denir.
Ya dördüncüsü?
- Dördüncüsü de rahmet melekleridir ki bunlara da (Ruhaniyan) denir. Bunların hepsi, meleklerin üstünleridir. Bunlar, Peygamberlerden başka, bütün insanlardan daha üstündür.
Kitapların hepsi haktır
Bir gün de kitaplardan bahsederken;
- İman edilmesi lazım olan altı şeyden üçüncüsü: (Allahü teâlânın indirdiği kitaplarına inanmaktır) buyurdu.
Ve ekledi:
- Allahü teâlâ, bu kitapları, melek ile, bazı Peygamberlerin mübarek kulaklarına söyleyerek, bazılarına ise, levha üzerinde yazılı olarak, bazılarına da, meleksiz işittirerek indirdi.
Ve daha açıkladı:
- Bu kitapların hepsi Allahü teâlânın kelamıdır. Ebedi ve ezelidirler. Mahluk değildirler. Bunlar, meleklerin veya Peygamberlerin kendi sözleri değildir. Allahü teâlânın kelamı, bizim yazdığımız ve zihinlerimizde tuttuğumuz ve söylediğimiz kelam gibi değildir.
Şöyle bitirdi:
- Allahü teâlânın indirdiği kitapların hepsi haktır, doğrudur. Yalan, yanlış olamaz.
Bir mümini görürseniz…
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, herhangi bir Müslümanı gördüğünüzde; “Benim saadete kavuşmaklığım, bunun kalbini kazanmakla ve duasını almakla olabilir” diye düşünün, buyurdu.
Ve devam etti:
- Kendini, üzerinde hakkı olanların esiri bilmelidir. Nitekim hadis-i şerifte; (Ehline, zevcesine hizmet eden, fakirler ile oturup kalkan ve hizmetcisi ile birlikte yiyen, tam mümindir) buyuruldu.
|