Evliyanın en büyüklerinden Seyyid Abdullah-ı Dehlevi “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, farzlara ve haramlara inanıp da, tembellikle veya kötü arkadaşlara uyarak, ibadet etmeyen bir Müslüman, tövbe etmeden ölürse, günahı bitinceye kadar, Cehennemde yanar, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Farzları öğrenmeyen, bilse de, kıymet, önem vermeyen, üzülmeden, Allah’tan korkmadan terk eden, Müslümanlıktan çıkar. Cehennemde, ebedi, sonsuz yanar. Haramları yapmak da böyledir.
Sordular:
- İbadetlerimizin kabul olması neye bağlıdır efendim?
- Şartlarına göre ve ihlasla yapmaya bağlıdır. Bir ibadetin ilmini öğrenmeyenin, şartlarını bilmeyenin, yaptığı ibadet, ihlas ile yapılmış olsa da, sahih olmaz.
- Sahih olmaz ne demek efendim?
- Hiç yapmamış demektir ki, böyle kullar Cehennemde yanar. Şartlarını bilerek ve gözeterek yapanın ibadeti sahih olur. Cehennem azabından kurtulur. Fakat ihlas ile yapmadı ise, bu ibadeti ve hiçbir iyiliği kabul olmaz.
- Kabul olmaz ne demek efendim?
- Yani hiç sevap kazanmaz. Zira ilim ve ihlas ile yapılmayan ibadetin faydası olmaz. İnsanı küfürden, günahtan, azabtan kurtarmaz.
- Azabtan kurtarmaz mı efendim?
- Evet. Ömrü boyunca, böyle ibadet yapıp da, küfür üzere vefat eden münafıklar çok görülmüştür. İlim ile, ihlas ile yapılan ibadet, insanı, dünyada küfürden, günahtan kurtarır, aziz eder. Ahirette de, Cehennem azabından kurtaracağını, Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde bildiriyor.
Şöyle bitirdi:
- Allahü teâlâ, verdiği sözü elbette yapar.
|