İslam âlimlerinin en büyüklerinden Seyyid Abdullah-ı Dehlevi “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- Efendim, insanlığa hizmet düşüncesi ile çalışarak faydalı bilgiler ve eserler bırakmış olanlar, bu hizmetlerinin faydasını görürler mi? diye sordular.
Cevabında;
- Evet. Böyle kimseler başka dinden olsalar bile, ömürlerinin sonunda Allahü teâlânın hidayetine nail olmaları umulur. Eski Müslümanlar, bu gibi insanlar için (gizli din tutar) derlerdi.
Ve izah etti:
- Bu gibi hayır ve ihsan sahiplerinden küfrü belli olmayanların neye inanarak can verdiklerini biz bilmiyoruz. Yalnız, Allahü teâlânın kendilerine verdiği akıl silahını iyi kullanmışlarsa hidayete gelmiş olabilirler.
Şöyle bitirdi:
- Hiçbir kimseye fenalık etmeden, bütün insanların iyiliğini düşünerek hizmet etmiş, bütün dinlerin esaslarını incelemişlerse, umulur ki, hidayete ermiş, Müslüman olmuşlardır.
Kim zerre kadar iyilik yaparsa…
Bir gün de bazı gençler;
- Efendim, insanlara çok hizmeti olan kâfirlerin ahirette durumu ne olacak? diye sordular.
Cevabında;
- Böyle beşeriyete çok hizmeti dokunanların, iman etmeden ölenlerini Allahü teâlâ ahirette cezalandıracaksa da, insanlara yaptıkları iyilikleri sebebiyle cezaları, zalim kâfirlere göre hafif olacaktır.
Ve ekledi:
- Nitekim Kur’an-ı kerimde mealen; (Kim zerre kadar iyilik yaparsa onun mükafatını görecek, kim zerre kadar kötülük yaparsa onun cezasını görecektir) buyuruluyor.
Ve bunu daha açıkladı:
- Müslüman, yaptığı iyiliklerin mükafatlarına, hem dünyada, hem de ahirette, kâfir ise, yalnız dünyada kavuşacak, Cehenneme girmekten kurtulamayacaktır.
|