Büyük İslam âlimlerinden Seyyid Ahmet Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- Efendim, bazı kimseler; (İslam dini, ilme ve fenne düşmandır) diyorlar. Bu doğru mu? diye sordular.
Cevabında;
- Çok yanlış, buyurdu. İslamiyet, hiç ilme düşman olur mu? İslamiyet, ilmin tâ kendisidir. Kur’an-ı kerimin birçok yeri, ilmi emretmekte, ilim adamlarını övmektedir.
Ve misal verdi:
- Mesela Zümer suresinin dokuzuncu âyetinde mealen; (Bilen ile bilmeyen hiç bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir) buyuruluyor.
Ve devam etti:
- Peygamber efendimizin “aleyhisselam” ilmi öven ve teşvik buyuran sözleri o kadar çoktur ve meşhurdur ki, gayr-i müslimler bile bunları bilmektedir.
Ve misal verdi:
- Mesela; (İlim, Çin’de de olsa alınız!) hadis-i şerifi, ilim, dünyanın en uzak yerinde ve kâfirlerde de olsa, gidip ilim öğreniniz, demektir.
Ve başka misal verdi:
- Bir hadis-i şerifte de; (Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz, çalışınız!) buyuruluyor ki, bu emre göre, bir ayağı mezarda olan seksenlik ihtiyarın da çalışması lazım ve öğrenmesi ibadettir.
Kötü din adamları
Bir gün de sevdiği bazı gençlere;
- Dünyalık peşinde olan din adamlarının sözlerini dinlemek ve kitaplarını okumak, zehir yemek gibi zararlıdır, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Kötü din adamlarının zararları, bulaşıcıdır. Cemiyetleri bozar, milletleri parçalar. Geçmişte İslam devletlerinin başlarına gelen felaketlere hep kötü din adamları sebep oldu.
Şöyle devam etti:
- Doğru yoldan ayrılan yetmişiki sapık fırkanın reisleri, hep kötü din adamları idi. Cahil bir yobazın zararının başkalarına bulaşması az görülmüştür.
Sordular:
- Cahil ve sapık tekke şeyhleri için ne dersiniz efendim?
- Bunlar da kötü din adamıdır. Bunların da zararları başkalarına bulaşır.
|