İslam âlimlerinin en büyüklerinden Seyyid Abdullah-ı Dehlevi “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün;
- Hakiki Müslüman nasıl olur efendim? diye sordular.
Cevap olarak;
- Hakiki Müslüman, ibadetini herkesin yanında gösteriş olarak yapmaz, buyurdu. Nafile olan ibadet gizli, farz ibadetler ise açık veya toplu olarak camide icra olunur.
Şöyle devam etti:
- İyi bir Müslüman, iyilik yapmak veya sadaka vermek isterse, bunu gizli olarak ve iyilik yaptığı veya sadaka verdiği insanın kalbini kırmadan, onu incitmeden, yaptığı iyiliği başına kakmadan yapar.
Ve özetledi:
- Hülasa, hakiki Müslüman, bütün iyi huylara sahip, vakarlı, seciyeli, bedenen ve ruhen tertemiz, her türlü itimada lâyık, mükemmel bir insandır.
Herkes İslamiyet’i kabul etse
Bir gün de sevdiklerine;
- Unutmamak lazımdır ki, her insanın kalbinden Allahü teâlâya giden bir yol vardır, buyurdu. Bütün mesele, bu yoldan İslam nurunun insanlara ulaştırılmasıdır.
Ve devam etti:
- O nuru kalbinde hisseden bir insan, kim olursa olsun, yaptığı fenalıklara pişman olur ve doğru yolu bulur.
Ve özetledi:
- Eğer bütün insanlar, İslam dinini kabul etseler, dünyada ne fenalık, ne hilekârlık, ne harp, ne şiddet ve ne de zulüm kalırdı.
Şöyle bitirdi:
- Bunun için, tam ve mükemmel bir Müslüman olmaya gayret etmek ve Müslümanlığın esasını ve inceliklerini izah ederek, bütün dünyaya yaymak, hepimizin boynuna düşen bir borçtur ve bunu yapmak cihad olur.
Selam verirken…
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- Kardeşlerim, bir mümine selam verirken güler yüzlü olun, buyurdu.
Ve ekledi:
- Böyle yaparsanız,sadaka sevabına kavuşursunuz.
Ve bir hadis-i şerif okudu.
Peygamberimiz “aleyhisselam”; (Selam verirken güler yüzlü olana, sadaka verenlerin kavuştukları sevaplar verilir) buyurdu.
|