Evliyayı kiramdan Seyyid Abdullah-ı Şemdini “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Ahiret gününe inanmak, imanın şartıdır, buyurdu. Bu zamanın başlangıcı, insanın öldüğü gündür. Kıyametin sonuna kadardır.
Sordular:
- Ahiretin kelime mânâsı nedir efendim?
- Son gün demektir.
- Neden son gün efendim?
- Arkasından gece gelmediği için, yahut dünyadan sonra geldiği içindir.
- Kıyametin zamanı belli mi efendim?
- Hayır. Ama Peygamberimiz “aleyhisselam” birçok alametlerini haber verdi. Mesela hazret-i Mehdi gelecek. İsa aleyhisselam gökten Şam’a inecek. Deccal çıkacak. Yecüc ve Mecüc denilen kimseler her yeri karıştıracak.
- Başka efendim?
- Güneş batıdan doğacak. Büyük zelzeleler olacak. Din bilgileri unutulacak. Fısk, kötülük çoğalacak.
Ve ekledi:
- Haramlar her yerde işlenecek. Yemenden ateş çıkacak. Gökler ve dağlar parçalanacak. Güneş ve ay kararacak.
Kabirde ne sorulacak?
Bir gün de bazı gençler Kabir suallerinden sordular bu mübarek zata.
Cevaben;
- Kabirde Münker ve Nekir isimli melekler, herkese bazı sualler soracak, buyurdu.
Merak ettiler:
- Ne soracaklar efendim?
- Rabbin kim? Peygamberin kim? Hangi dindensin?... gibi sualler.
- Nasıl cevap vereceğiz efendim?
- Çok kolay. Rabbim, Allahü teâlâ, Peygamberim, Muhammed aleyhisselam, dinim, İslam dini, kitabım, Kur’an-ı kerim, kıblem, Kâbe-i şerif, itikatta mezhebim, Ehl-i sünnet vel-cemaat, amelde mezhebim, İmam-ı a’zam Ebu Hanife mezhebi.
|